Akşehir Kitap Atölyesinde Gazap Üzümleri Konuşuldu
Akşehir Gençlik Merkezinde gerçekleştirilen ve geniş katılımın olduğu toplantıda okurlar, kitap hakkındaki görüşlerini birbirleriyle paylaştı. Büyük buhrandan sonra Amerika’da yaşananları bir ailenin fertlerinin yaşadıkları olaylar kurgusu çerçevesinde anlatan yazarın bu romanını, aynı zamanda çevirmen Rasih Güran’ın da Türkçeye çevirirken gösterdiği maharetle hiç sıkılmadan okunabildiği genel kanısı ifade edildi.
Joad Ailesinin, kapitalist sistem sebebiyle bankalar tarafından aldatılan, malları borçlarına karşılık alınan, tüccarların acımasız yaklaşımları sebebiyle yoksulluk, kuraklık, zorbalık yanında bir de aç kalmamak için Kaliforniya’ya çalışmaya gitmek zorunda kalan fertlerinin yaşadıkları, çektikleri sıkıntılar, onlar gibi bu yolculuğa çıkan milyonlarca insanın nelerle karşılaştıkları yalın bakış açılarıyla irdelendi. Aslında onların yaşadıklarını anlatan bu romanın; roman kahramanlarının, yerleşim adlarının değiştirilmesiyle birlikte dünyadaki pek çok yer için farklılık göstermediği, birbirine benzer hayatların yaşandığı da vurgulandı.
Her zaman olduğu gibi bu kitabı okurken veya okuduktan sonra yan okuma yapılması gereken kitaplardan ve yazarlardan da bahsedildi. Gazap Üzümleri romanından Akşehir Kitap Atölyesi üyelerinin genel olarak altını çizdiği ve beğendiği satırların bazıları şu şekilde belirtildi:
"Baskı ancak baskı altındakilerin güçlenmesine ve birleşmesine yarar"“Açlığı, yalnız kendi büzülmüş midesinde değil, çocuklarının da büzülmüş karınlarında duyan bir adamı nasıl korkutabilirsiniz?”“Korku gazaba dönüşebildiği sürece, yıkılma diye bir şey söz konusu olamazdı.”“Bir kamburla karşılaşmıştım… bir süre kaldığım bir yerde. Şans getirsin diye insanlara kamburunu okşatmakla geçinirdi. Tanrı aşkı için senin de yalnızca bir gözün eksik.”“Eğer kendini zengin hissetmesi için beş yüz bin dönüm toprağa gerek duyuyorsa bu onun ruhunun korkunç yoksul olduğunu gösterir. Eğer bir insanın ruhu yoksulsa beş yüz bin dönüm bile onu zengin yapmaz“…dili olmayan bir kederi satın alıyorsun.”
“Hapishanedeki arkadaşım: ‘Ne olursa olsun, elinden ne gelirse yapmalısın’ derdi. Yalnız, bir şeye dikkat etmelisin: Ne zaman ileri doğru bir adım atılsa biraz geriye kayılması doğaldır, ama hiç bir zaman başlanılan yere dönülmez.’“Kendi ruhunu aramaya çıktığını, ama kendine ait olmayan tek bir ruh bile bulamadığını söylemişti. Herkesin büyük bir ruhun parçası olduğunu öğrendiğini anlatmıştı.”“Kafalarını günah korkusu ile doldurdukları halde Tanrının gözünde beş paralık değeri olmayan bir sürü insan tanıdım.”“Ne günah var ne de erdem! Sadece halkın yaptıkları var! Hepsi de aynı şeyin bir parçası!” “Erkeklerin yüzlerinden korku siliniyor, yerini öfke alıyordu. Kadınlar rahatladılar, çünkü korkacak bir şey olmadığını anladılar… Her şey bitmemişti, korkunun yerini öfke aldığı sürece hiçbir zaman her şey bitmeyecekti.”“Tek istediğim kimseye yük olmadan yaşayıp gitmek.”“...Bence biliyordu. Dede aslında bu gece ölmedi. Onu oradan ayırdığınız anda öldü.”“Uyuyarak dinlenemeyecek kadar yorgunum.”“Yalnızca yaşadığın günü düşüneceksin.” dedi anne. “Kendini üzmeyeceksin.”