Metin UYGUN
Köşe Yazarı
Metin UYGUN
 

Dürziler: Dürziliğin Tarihçesi ve İnanç Esasları

Dürziler, azınlık olmalarına rağmen Orta Doğu’nun siyasi, sosyal ve iktisadi hayatında önemli roller oynayan bir topluluk. Özellikle Lübnan ve Suriye’nin siyasi ve sosyal hayatında bariz bir etkiye sahiptirler. Dürzilik, Şiiliğin İsmailiyye kolundan doğmuştur. Fatımi halifelerinden 996-1021 yıllarında halifelik makamında bulunan el-Hakim bi-Emrillah el Mansur b. El-Aziz Billah’ın veziri Hamza b. Ali tarafından kurulmuştur. Dürzilik Hareketi Nasıl Doğdu? Dürzilere göre el-Hakim, halife olduktan üç ay sonra, Batıni anlayışa dayalı olarak Allah’ın birliğini, marifetini yaymak üzere etrafa davetçiler gönderir. İsmaililikteki yedi devir inancına göre, yedişer yıl süreyle üç kişi tarafından yürütülen propaganda faaliyeti, hilafetinin 21. Yılında el-Hakim’in h. 1 Muharrem 408, (m. 30 Mayıs 1017) tarihinde Perşembe günü güneşin batışıyla söylediği “…Artık size hiç kimse zarar veremeyecek, şu anda artık dalalete düşürülmeyeceğiniz için rahat ediniz… Müminlerin emiri sizin için bir nizam olacak ve gelecek günlerde sizlere ilahi hikmet yağacaktır” şeklindeki sözleriyle yeni bir devir başlatmıştır. Hamza b. Ali’de bu hareketin imamı olarak ilan edilir. Hamza, ilk iş olarak herkesi ilahi davete çağırır ve Allah’ın birliğinin hakiki bilgisini öğretmeye başlar. Bunun için ibadetlere lüzum olmadığını, manevi ve zihni bir yeniden doğuşun başladığını bildirir. Hareketin Dürzilik İsmini Alması Bu hareketin Dürzîlik ismini alması da şu şekilde olmuştur. Dürzilik hareketinin kurulma aşamasında hareketin kurucusu el-Hakim’in uluhiyetini ilan etmesinden önceki davetçilerinden biri olan Anuştekin ed-Dürzi isimli biri ortaya çıkar.  Anuştekin Buharalı bir Türk’tür. Mısır’a 1016 tarihinde gelmiştir. El-Hakim’in Hamza yerine kendisini imam tayin etmesi için, el-Hakim’in görüşlerini kendi lehinde kullanır. Ancak onun aşırı fikirleri halkı galeyana sevkeder. El-Hakim ondan uzaklaştığını söylerse de hareket onun adıyla (Dürûz) Dürziler şeklinde meşhur olur. Oysa Dürzilere göre, Hamza b. Ali’nin liderliğindeki bu yeni ilahi davete bağlananların asıl ismi Muvahhidûn’dur. Anuştekin veya kaynaklarda geçtiği diğer şekliyle Neştekin’in aşırı fikirleri, halkta harekete karşı bir tepki uyandırdığı için, onun öldürüldüğü h. 410 (m.1019) senesine kadar propaganda faaliyeti durdurulur.   Bu yıldan itibaren Hamza b. Ali etrafa yeniden davetçiler gönderir ve taraftar kazanma yollarını arar ve bu süreç iki yıl sürer. Böylece el-Hakim’in ilahi tebliğine binlerce insan katılır. Ancak el-Hakim’in 1021 yılında Dürzilere göre el-Mukattam dağında kaybolması ve bir daha dönmemesi, ayrıca Hamza b. Ali’nin de inzivaya çekilmesi üzerine Hamza’nın dördüncü halefi Ali b. Ahmed (el-Muktena Bahauddin) hareketi yürütme görevine tayin olunur.  Ne var ki el-Hakim’in yerine halife olan Ali b. El-Hakim, Dürzileri takiple cezalandırır. Bunun üzerine Dürzilik yeraltına iner. Bununla beraber kısa süre sonunda propagandaya başlayan Dürziler, özellikle Vadiyu’t Teym ile Sayda, Beyrut ve Şam’da yayılırlar.  Bu arada kendi aralarında muhtelif gruplara ayrılan Dürziler, Haçlı Seferleri boyunca Franklar ile müttefik kalmışlardır.  Dürzilerin 12. Yüzyıldan bu yanaki faaliyetleri ve idareleri, Şihabiler, Ma’n oğulları, Tenubiler, Canbolatlar eliyle yürütülmüştür. Dürziler Yavuz Sultan Selim’den bu yana Osmanlı Türklerinin başına askeri ve siyasi yönden hayli dert açmışlardır. Dürzilerin Yerleşik Olarak Bulundukları Ülkeler Dürzilerin ortaya çıkışı Kahire’de başladığı halde orada tutunamamışlardır. Suriye’nin orta kısmındaki Bekaa Vadisi ile bu vadiyi kuşatan Lübnan ve Anti-Lübnan dağlarında yerleşmişlerdir.  16. Asırdan itibaren de Güney Suriye’deki Havran Dağı, bugünkü adıyla Cebel-i Düruz taraflarına çekilmişlerdir. Daha sonra da buralardan bir kısmı Ürdün’e geçmiştir. Bugün özellikle Lübnan, Suriye, Filistin ve Ürdün’de yerleşik olarak bulunan Dürzilerin bir kısmı 19. Yüzyılda Lübnan ve Suriye’den Amerika, Avustralya ve Batı Afrika’ya göç etmişlerdir. Halen Venezuella, Brezilya, Arjantin ve Meksika gibi Latin Amerika ülkeleri ile Kanada ve Birleşik Amerika’da da Dürziler mevcuttur. Azınlık olmalarına rağmen Orta Doğu’nun siyasi, sosyal ve iktisadi faaliyetlerinde önemli roller oynamaktadırlar. Özellikle Lübnan ve Suriye’nin siyasi ve sosyal hayatında bariz bir etkiye sahiptirler. Lübnan’da, dini, içtimai ve kültürel faaliyetlerinin merkezi Beyrut’tur.  Yetimhane, yaşlılar evi, okullar, kulüpler ve diğer teşekküllere de sahip bulunmaktadırlar. İsrail’deki Dürziler İsrail’deki Dürzilerin büyük kısmı, Batı Celile ve Karmel Dağı eteklerinde yaşamaktadırlar. 1948 İsrail işgalinden sonra burayı terk etmemişlerdir. Topraklarına çok bağlı olduklarından Filistin Dürzileri İsraillilere mukavemet göstermemişler, hareketsiz kalmışlardır. Ayrıca İsrail Devleti de, Dürzilere karşı son derece müsamahalı davranmış ve onları diğer Araplardan ayırmak için çok yakınlık göstermiştir. Dürzilerin manevi önderlerine “Şeyhu’l Akl” denir. Lübnan’da iki Şeyhu’l Akl’ın bulunması bir gelenektir. Dürzilerin şahıs hukukuyla ilgili durumlarına bakmak için Lübnan’da birkaç bölgede kurulmuş dini mahkemeleri vardır. Beyrut’ta ayrıca bir de Temyiz mahkemeleri bulunmaktadır. Suriye’de de üç dini önderleri olup, bir şura şeklinde faaliyet göstermektedirler. Filistin’de bir dini önderleri vardır. 1961 yılında İsrail’de manevi önder tarafından yönetilen üç kişilik bir dini meclis kurulmuştur. Dürzîlik İnancının Esasları Dürzî Cemaati, dini bakımdan ikiye ayrılmaktadır. Akıllılar ve Cahiller. Akıllılar din işlerini bilen sağlam kişilerdir. Önderlerine yukarıda belirtildiği gibi Şeyhu’l Akl denir. Akıllılar mezhebin esaslarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. Sigara, tütün ve şarap içmezler. Özel kıyafetleri vardır. Söze sadakat, şehvetlerden kaçınma, yiyeceklerde haramdan uzaklaşma, öldürme, fısk, hırsızlık, zina, riya ve bunun gibi davranışlardan kaçınmak, akıllıların mecburi görevlerindendir. Akıllıların önderleri, akıllıların üstündeki bir tabakadır. Uzlet halinde yaşamak, faziletlere düşkün olmak, kutsal Dürzi eserlerini kopya etmek gibi hususlar onların vasıflarındandır. Cahiller, Dürzilerin diğer tabakasını oluştururlar. Bunlar bazı Dürzi risalelerinin asıllarını değil şerhlerini ancak okuyabilirler. Becerileri bu kadardır. Kur’an-ı Kerim’i de mütalaa edemezler. Cahillerin sigara içmelerine, dünyevi lezzetleri tatmalarına, refah içinde yaşamalarına müsaade edilir. Özel bir elbise giymeleri gerekmez. Dürzîliğin Kısaca İnanç Esasları Hamza b. Ali’nin ileri sürdüğü şu görüşler, Dürzilerin kısaca inanışlarının esaslarını oluşturmaktadır. Allah yedi imama hülul ederek insani kisveye bürünmüş ve son olarak da el-Hakim bi-Emrillah’ın suretinde görünmüştür. Hamza’da onun nurunu ve tevhidini öğreten imamdır. Tamamen Batıni mahiyette ele alınan bu inanış, karmaşık felsefi açıklamalarla anlaşılabilir hale konmuştur. Kaynaklar, Dürziliğin köklerini İslam, Hıristiyan, Yahudi, Yeni Eflatuncu ve Maniheist inanışlara kadar uzandığını belirtmektedirler. Dürzilik, inançları bakımından İslam’ın içinde gösterilmez. İslam anlayışının dışında görülen Dürziliğin esasları şu dört maddede özetlenmektedir. Bunlar; 1- el-Hakim bi Emrillah’ı Allah bilmek, 2- Emri tanımak ki, bu da Hamza b. Ali’dir. 3- Hududu tanımak, bunlar Hamza ile beş vezirdir. 4- Yedi esası bilmek. Bunlar iptal edilen yedi akide olan Kelimeyi Şahadet, namaz, oruç, hac, zekât, cihat ve velayettir. Mesela Dürzilere göre ahiret ve ahiretle ilgili cennet, cehennem, arş, kürs, hesap, ceza, mükafat gibi şeyler hep bu dünyadadır. Kıyamet ve hesap günü Hamza’nın kendilerine inanmayanlar aleyhine kıyamıdır. Dürziler kendilerine “Tevhid ehli”, “muvahhid” demekte ve hukuki bazı meselelerde İslam hukukunun belli esaslarına uyduklarını söylemekte, hatta takıyyeye sığınıp “dinimiz hepimizin bildiği Müslümanlıktan başka bir şey değildir” iddiasında bulunmaktadırlar. Ama İslam esaslarını hiçe saydıkları ve iman esaslarını da keyfi olarak tahrif ve tağyir ettikleri yani bozup değiştirdikleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Dürzîlik kendine has inanç prensipleri, ibadet şekilleri, ahlâk kuralları bulunan bir din değildir. Yine belli bir dine bağlı kalarak bir mezhep halinde de gelişmemiştir. Dürzîlik, çeşitli din ve düşünce akımları ile aşırı Şiî telakkilerinden etkilenmiş karma bir sistem olarak değerlendirilmektedir. Dürzîlik’te yer alan ahlâk kuralları ise hemen bütün din ve sistemlerde bulunan evrensel ilkeler niteliğindedir. Yakın kökleri Bâtınî İsmâîliyye’ye dayanan Dürzîliğin özellikle âhiret hayatını tamamen red veya te’vil etmesi dikkat çekicidir. Dürzîler’in zaman zaman âyet ve hadisleri ilmî bir metoda bağlı kalmadan çeşitli yorumlara tâbi tutmaları, onların İslâm’a bağlılığından dolayı değil, sadece kendi görüşlerini destekleme gayesine yöneliktir. Selam ve muhabbetle… Kaynaklar: Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri, Selçuk Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 1986. Mustafa Öz, Dürzilik, TDV İslam Ansiklopedisi. www.youtube.com/@metinuygun713
Ekleme Tarihi: 12 Nisan 2025 - Cumartesi
Metin UYGUN

Dürziler: Dürziliğin Tarihçesi ve İnanç Esasları

Dürziler, azınlık olmalarına rağmen Orta Doğu’nun siyasi, sosyal ve iktisadi hayatında önemli roller oynayan bir topluluk. Özellikle Lübnan ve Suriye’nin siyasi ve sosyal hayatında bariz bir etkiye sahiptirler.

Dürzilik, Şiiliğin İsmailiyye kolundan doğmuştur. Fatımi halifelerinden 996-1021 yıllarında halifelik makamında bulunan el-Hakim bi-Emrillah el Mansur b. El-Aziz Billah’ın veziri Hamza b. Ali tarafından kurulmuştur.

Dürzilik Hareketi Nasıl Doğdu?

Dürzilere göre el-Hakim, halife olduktan üç ay sonra, Batıni anlayışa dayalı olarak Allah’ın birliğini, marifetini yaymak üzere etrafa davetçiler gönderir. İsmaililikteki yedi devir inancına göre, yedişer yıl süreyle üç kişi tarafından yürütülen propaganda faaliyeti, hilafetinin 21. Yılında el-Hakim’in h. 1 Muharrem 408, (m. 30 Mayıs 1017) tarihinde Perşembe günü güneşin batışıyla söylediği “…Artık size hiç kimse zarar veremeyecek, şu anda artık dalalete düşürülmeyeceğiniz için rahat ediniz… Müminlerin emiri sizin için bir nizam olacak ve gelecek günlerde sizlere ilahi hikmet yağacaktır” şeklindeki sözleriyle yeni bir devir başlatmıştır.

Hamza b. Ali’de bu hareketin imamı olarak ilan edilir. Hamza, ilk iş olarak herkesi ilahi davete çağırır ve Allah’ın birliğinin hakiki bilgisini öğretmeye başlar. Bunun için ibadetlere lüzum olmadığını, manevi ve zihni bir yeniden doğuşun başladığını bildirir.

Hareketin Dürzilik İsmini Alması

Bu hareketin Dürzîlik ismini alması da şu şekilde olmuştur. Dürzilik hareketinin kurulma aşamasında hareketin kurucusu el-Hakim’in uluhiyetini ilan etmesinden önceki davetçilerinden biri olan Anuştekin ed-Dürzi isimli biri ortaya çıkar.  Anuştekin Buharalı bir Türk’tür. Mısır’a 1016 tarihinde gelmiştir. El-Hakim’in Hamza yerine kendisini imam tayin etmesi için, el-Hakim’in görüşlerini kendi lehinde kullanır. Ancak onun aşırı fikirleri halkı galeyana sevkeder.

El-Hakim ondan uzaklaştığını söylerse de hareket onun adıyla (Dürûz) Dürziler şeklinde meşhur olur. Oysa Dürzilere göre, Hamza b. Ali’nin liderliğindeki bu yeni ilahi davete bağlananların asıl ismi Muvahhidûn’dur.

Anuştekin veya kaynaklarda geçtiği diğer şekliyle Neştekin’in aşırı fikirleri, halkta harekete karşı bir tepki uyandırdığı için, onun öldürüldüğü h. 410 (m.1019) senesine kadar propaganda faaliyeti durdurulur.  

Bu yıldan itibaren Hamza b. Ali etrafa yeniden davetçiler gönderir ve taraftar kazanma yollarını arar ve bu süreç iki yıl sürer. Böylece el-Hakim’in ilahi tebliğine binlerce insan katılır. Ancak el-Hakim’in 1021 yılında Dürzilere göre el-Mukattam dağında kaybolması ve bir daha dönmemesi, ayrıca Hamza b. Ali’nin de inzivaya çekilmesi üzerine Hamza’nın dördüncü halefi Ali b. Ahmed (el-Muktena Bahauddin) hareketi yürütme görevine tayin olunur.  Ne var ki el-Hakim’in yerine halife olan Ali b. El-Hakim, Dürzileri takiple cezalandırır. Bunun üzerine Dürzilik yeraltına iner. Bununla beraber kısa süre sonunda propagandaya başlayan Dürziler, özellikle Vadiyu’t Teym ile Sayda, Beyrut ve Şam’da yayılırlar. 

Bu arada kendi aralarında muhtelif gruplara ayrılan Dürziler, Haçlı Seferleri boyunca Franklar ile müttefik kalmışlardır. 

Dürzilerin 12. Yüzyıldan bu yanaki faaliyetleri ve idareleri, Şihabiler, Ma’n oğulları, Tenubiler, Canbolatlar eliyle yürütülmüştür.

Dürziler Yavuz Sultan Selim’den bu yana Osmanlı Türklerinin başına askeri ve siyasi yönden hayli dert açmışlardır.

Dürzilerin Yerleşik Olarak Bulundukları Ülkeler

Dürzilerin ortaya çıkışı Kahire’de başladığı halde orada tutunamamışlardır. Suriye’nin orta kısmındaki Bekaa Vadisi ile bu vadiyi kuşatan Lübnan ve Anti-Lübnan dağlarında yerleşmişlerdir.  16. Asırdan itibaren de Güney Suriye’deki Havran Dağı, bugünkü adıyla Cebel-i Düruz taraflarına çekilmişlerdir. Daha sonra da buralardan bir kısmı Ürdün’e geçmiştir.

Bugün özellikle Lübnan, Suriye, Filistin ve Ürdün’de yerleşik olarak bulunan Dürzilerin bir kısmı 19. Yüzyılda Lübnan ve Suriye’den Amerika, Avustralya ve Batı Afrika’ya göç etmişlerdir. Halen Venezuella, Brezilya, Arjantin ve Meksika gibi Latin Amerika ülkeleri ile Kanada ve Birleşik Amerika’da da Dürziler mevcuttur.

Azınlık olmalarına rağmen Orta Doğu’nun siyasi, sosyal ve iktisadi faaliyetlerinde önemli roller oynamaktadırlar. Özellikle Lübnan ve Suriye’nin siyasi ve sosyal hayatında bariz bir etkiye sahiptirler. Lübnan’da, dini, içtimai ve kültürel faaliyetlerinin merkezi Beyrut’tur.  Yetimhane, yaşlılar evi, okullar, kulüpler ve diğer teşekküllere de sahip bulunmaktadırlar.

İsrail’deki Dürziler

İsrail’deki Dürzilerin büyük kısmı, Batı Celile ve Karmel Dağı eteklerinde yaşamaktadırlar. 1948 İsrail işgalinden sonra burayı terk etmemişlerdir. Topraklarına çok bağlı olduklarından Filistin Dürzileri İsraillilere mukavemet göstermemişler, hareketsiz kalmışlardır. Ayrıca İsrail Devleti de, Dürzilere karşı son derece müsamahalı davranmış ve onları diğer Araplardan ayırmak için çok yakınlık göstermiştir.

Dürzilerin manevi önderlerine “Şeyhu’l Akl” denir. Lübnan’da iki Şeyhu’l Akl’ın bulunması bir gelenektir. Dürzilerin şahıs hukukuyla ilgili durumlarına bakmak için Lübnan’da birkaç bölgede kurulmuş dini mahkemeleri vardır. Beyrut’ta ayrıca bir de Temyiz mahkemeleri bulunmaktadır. Suriye’de de üç dini önderleri olup, bir şura şeklinde faaliyet göstermektedirler. Filistin’de bir dini önderleri vardır. 1961 yılında İsrail’de manevi önder tarafından yönetilen üç kişilik bir dini meclis kurulmuştur.

Dürzîlik İnancının Esasları

Dürzî Cemaati, dini bakımdan ikiye ayrılmaktadır. Akıllılar ve Cahiller.

Akıllılar din işlerini bilen sağlam kişilerdir. Önderlerine yukarıda belirtildiği gibi Şeyhu’l Akl denir. Akıllılar mezhebin esaslarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. Sigara, tütün ve şarap içmezler. Özel kıyafetleri vardır. Söze sadakat, şehvetlerden kaçınma, yiyeceklerde haramdan uzaklaşma, öldürme, fısk, hırsızlık, zina, riya ve bunun gibi davranışlardan kaçınmak, akıllıların mecburi görevlerindendir.

Akıllıların önderleri, akıllıların üstündeki bir tabakadır. Uzlet halinde yaşamak, faziletlere düşkün olmak, kutsal Dürzi eserlerini kopya etmek gibi hususlar onların vasıflarındandır.

Cahiller, Dürzilerin diğer tabakasını oluştururlar. Bunlar bazı Dürzi risalelerinin asıllarını değil şerhlerini ancak okuyabilirler. Becerileri bu kadardır. Kur’an-ı Kerim’i de mütalaa edemezler. Cahillerin sigara içmelerine, dünyevi lezzetleri tatmalarına, refah içinde yaşamalarına müsaade edilir. Özel bir elbise giymeleri gerekmez.

Dürzîliğin Kısaca İnanç Esasları

Hamza b. Ali’nin ileri sürdüğü şu görüşler, Dürzilerin kısaca inanışlarının esaslarını oluşturmaktadır.

Allah yedi imama hülul ederek insani kisveye bürünmüş ve son olarak da el-Hakim bi-Emrillah’ın suretinde görünmüştür. Hamza’da onun nurunu ve tevhidini öğreten imamdır. Tamamen Batıni mahiyette ele alınan bu inanış, karmaşık felsefi açıklamalarla anlaşılabilir hale konmuştur.

Kaynaklar, Dürziliğin köklerini İslam, Hıristiyan, Yahudi, Yeni Eflatuncu ve Maniheist inanışlara kadar uzandığını belirtmektedirler. Dürzilik, inançları bakımından İslam’ın içinde gösterilmez. İslam anlayışının dışında görülen Dürziliğin esasları şu dört maddede özetlenmektedir.

Bunlar; 1- el-Hakim bi Emrillah’ı Allah bilmek, 2- Emri tanımak ki, bu da Hamza b. Ali’dir. 3- Hududu tanımak, bunlar Hamza ile beş vezirdir. 4- Yedi esası bilmek. Bunlar iptal edilen yedi akide olan Kelimeyi Şahadet, namaz, oruç, hac, zekât, cihat ve velayettir.

Mesela Dürzilere göre ahiret ve ahiretle ilgili cennet, cehennem, arş, kürs, hesap, ceza, mükafat gibi şeyler hep bu dünyadadır. Kıyamet ve hesap günü Hamza’nın kendilerine inanmayanlar aleyhine kıyamıdır.

Dürziler kendilerine “Tevhid ehli”, “muvahhid” demekte ve hukuki bazı meselelerde İslam hukukunun belli esaslarına uyduklarını söylemekte, hatta takıyyeye sığınıp “dinimiz hepimizin bildiği Müslümanlıktan başka bir şey değildir” iddiasında bulunmaktadırlar. Ama İslam esaslarını hiçe saydıkları ve iman esaslarını da keyfi olarak tahrif ve tağyir ettikleri yani bozup değiştirdikleri dikkatlerden kaçmamaktadır.

Dürzîlik kendine has inanç prensipleri, ibadet şekilleri, ahlâk kuralları bulunan bir din değildir. Yine belli bir dine bağlı kalarak bir mezhep halinde de gelişmemiştir. Dürzîlik, çeşitli din ve düşünce akımları ile aşırı Şiî telakkilerinden etkilenmiş karma bir sistem olarak değerlendirilmektedir.

Dürzîlik’te yer alan ahlâk kuralları ise hemen bütün din ve sistemlerde bulunan evrensel ilkeler niteliğindedir. Yakın kökleri Bâtınî İsmâîliyye’ye dayanan Dürzîliğin özellikle âhiret hayatını tamamen red veya te’vil etmesi dikkat çekicidir.

Dürzîler’in zaman zaman âyet ve hadisleri ilmî bir metoda bağlı kalmadan çeşitli yorumlara tâbi tutmaları, onların İslâm’a bağlılığından dolayı değil, sadece kendi görüşlerini destekleme gayesine yöneliktir.

Selam ve muhabbetle…

Kaynaklar:

Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri, Selçuk Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 1986.

Mustafa Öz, Dürzilik, TDV İslam Ansiklopedisi.

www.youtube.com/@metinuygun713

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami sohbetler omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat polyester çember juul iqos iluma