Metin UYGUN
Köşe Yazarı
Metin UYGUN
 

Selçuklu Tarihçiliğinde Bir Otorite Prof. Dr. Osman Turan

Memleketimizde, memleketine hizmet eden, özellikle Türklükle Türk tarihiyle ilgili olarak mücadele eden, çalışmaları bulunan insanlarımızın ortak bir alın yazısı vardır. Bu alın yazısı, takdir edilmemek, bir kenara atılmak, unutturulmaktır. Bu durum şüphesiz toplumumuz için son derece tehlikeli bir tutumdur. İçinde yaşadığımız sıkıntıların en önemli sebeplerinden birisidir belki de. Bu yazımızda bu şahsiyetlerden birisi olan Türk tarihçiliğinin, özellikle Selçuklu tarihçiliğinin önemli isimlerinden birisi olan Prof. Dr. Osman Turan’ın biyografisine yer vermek istiyoruz. Osman Turan’ın hayatını çocukluk ve okul hayatı, ilim hayatı, fikir hayatı ve siyasi hayatı olarak bölümler halinde ele almak mümkün. Biz ağırlıklı olarak onun ilim ve fikir hayatından konuşacağız. Osman Turan’ın asıl ismi Osman Ferit Turan’dır. Daha çok Osman Turan olarak anılmaktadır. 1914 yılında Trabzon’un Çaykara ilçesinin Soğanlı köyünde doğmuştur. Kendisi daha çocuk yaşta iken babası Erzurum Kandilli’de şehit olmuştur. Annesi ve abisinin yardımıyla ilköğrenimini çeşitli yokluk ve sıkıntılar içinde tamamlamıştır. Osman Turan’ın Eğitim Hayatı Osman Turan, ilkokulu Çaykara’da, ortaokulu Bayburt’ta, liseyi Trabzon ve Ankara’da okudu. Yüksek öğrenimini Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Kürsüsü’nde tamamladı. Çalışkanlığı ve Türk tarihine ilgisi dolayısıyla Mehmet Fuat Köprülü’nün dikkatini çekti ve aynı kürsüye burslu doktora öğrencisi olarak seçildi. Diğer bir Selçuklu tarihçisi olan Mehmet Altan Köymen, Fakültenin Ulus’taki apartmanın altında faaliyete geçtiği bilgisini vererek Osman Turan’ın çalışkanlığı hakkında şunları söyler: “Bu apartmanın Ortaçağ Tarih Kürsüsü’ne tahsis edilmiş olan zemin katındaki loşça bir salona girenler, orta boylu, büyük başlı, iri ela gözlü bir gencin, uzun bir masanın başında gece gündüz çalıştığını görürlerdi. Bu genç Osman Turan’dan başkası değildi.” Osman Turan Ord. Prof. Mehmet Fuat Köprülü’nün başında bulunduğu Orta Çağ Tarih Kürsüsü’nün ilk öğrencilerindendi. Çalışkanlığı ve gayretiyle hocasının dikkatini çekti. Mehmet Fuat Köprülü çok zor beğenen, çok zor teveccüh gösteren ve takdir eden bir hocadır. Osman Turan böyle bir hocanın takdir ve teveccühünü kazanır. Hatta Köprülü kendisine öğrenci muamelesi değil, asistan muamelesi yapar. Bu takdir ve teveccühün bir sonucu olarak Ortaçağ Tarih Seminer Kütüphanesi’ni Osman Turan idare eder. Mehmet Fuat Köprülü, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Orta Çağ Tarih Kürsüsü’nün başına getirildikten sonra öğrencilerine doktora yaptırmaya başladı. Köprülü’nün doktor payesini verdiği öğrencilerin sayısı dördü geçmez. Kendisinden ilk doktor payesini alan öğrencisi Osman Turan’dır. Diğer öğrencileri İslam Tarihi Profesörü olan Neşet Çağatay, Milli Eğitim Bakanlığının çeşitli kademelerinde görev yapmış olan Selahattin Çetintürk ve Selçuklu Tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Mehmet Altan Köymen’dir. Osman Turan doktor unvanını öğrencilik yıllarından itibaren malzeme toplayarak yazmaya başladığı 12 Hayvanlı Türk Takvimi isimli basılmış eseriyle almıştır. Bu eser daha çok İslam’dan önceki kültür tarihimizle ilgilidir. Osman Turan ilim hayatında Türklerin Orta Asya’dan göç ederek kendilerine yeni vatan kıldıkları Anadolu’ya, Anadolu’nun Türk tarihine ağırlık vermiş, Anadolu Selçukluları Tarihi hayatının sonuna kadar Osman Turan’ın ilmi çalışmalarının ağırlık noktasını teşkil etmiştir. Selçuklu Tarihine Hizmetleri ve İlmi Hayatı İlmi çalışmalarına el yazması kaynakları yayınlamakla başlayan Turan, Anadolu Selçukluları Tarihi’nin en mühim iki yerli kaynağından birisi olan Aksarayi’nin Frasça eserini geniş bir önsözle yayınlamıştır. Selçuklu devri Türk tarihine ait üç vakfiyeyi yayınlamak suretiyle Selçuklu tarihi araştırmacılarına bol ve yeni malzemeler vermiştir. Osman Turan’ın yayınladığı vakfiyelerin önemi hakkında konunun uzmanları bu vakfiyelerin Anadolu’nun Selçuklu devrindeki sosyal ve ekonomik tarihine dair orijinal bilgiler ihtiva ettiğini söylerler. Bunun yanında bu münasebetle Osman Turan’ın verdiği açıklayıcı bilgilerin de dikkat çekici olduğunu belirtirler. Profesör olduktan sonra Anadolu Selçukluları tarihindeki yetkisini, otoritesini İslam Ansiklopedisine yazmış olduğu Selçuklu Sultanları Kılıç Arslanlar, Keyhüsrevler, Keykavüsler, Keykubadlar maddeleriyle yerli yabancı herkese kabul ettirmiştir. Daha sonra Türkiye’de ve yabancı dillerde çıkan dergilerde Selçuklu devrinin her cephesiyle ilgili olarak birçok makalesi yayınlanmıştır. Osman Turan bu çalışmalarından sonra tekrar orijinal metin yayınlama lüzumunu duymuş, teşkilat ve müesseseler tarihi için son derece önemli olan bir kaynak çeşidini, ilim dilinde Münşaat Mecmuaları adını alan ferman suretlerini ele almıştır. Bunu yaparken vesikaların Farsça olan asıllarını yayınlamakla yetinmemiş, tercümeleriyle birlikte geniş açıklamalarda bulunmuştur. Bu çalışmalarıyla Anadolu Selçukluları devri idari teşkilatı üzerinde çalışacak olanlar için büyük bir imkan sağlamıştır. Osman Turan asıl önemli telif eserlerini ilim hayatının sonlarında vermiştir. Bunlardan ikisi Selçuklular tarihi ve Türk İslam medeniyeti ve Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihidir. Tarihçiler onun en önemli eserinin Selçuklular Zamanında Türkiye isimli Anadolu Selçukluları Tarihi olduğunu söylerler. Bu eserin Anadolu Selçukluları devrine dair şimdiye kadar yazılmış en mufassal, en açıklayıcı bir kaynak olduğunu belirtirler. Bu kaynağa Saltuklular, Mengücükler, Sökmenliler, Artuklular tarihini ve medeniyetini konu edinen Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi isimli eserinin de ilave edilebileceğini ifade ederler. Osman Turan’ın Fikri Mücadelesi Osman Turan’ın ilim hayatının yanında fikir hayatı da büyük mücadele içinde geçmiştir. Osman Turan’ın ilim hayatıyla fikir hayatı iç içedir. İkisini birbirinden ayırmak zordur. İkisinin gayesi de aynıdır. İlmi çalışmalarında yaklaşık bin yıldır Türk vatanı olmuş Anadolu’nun tarihi ve medeniyetini ortaya koyarak Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının devamını sağlamak gayesini güdüyordu. Fikri mücadelesinde de bu devleti meydana getiren Türk milletinin buhranlarından kurtularak sağlıklı, ileri bir toplum olması gayesini gütmekteydi. Bu yüzden onun fikir hayatı, Türk toplumunu buhrandan buhrana sürükleyen menfi kuvvetlerle mücadele içinde geçmiştir. İlmi ve fikir hayatındaki mücadelesinde gaye birliği bulunan Osman Turan’ın bu mücadelelerinde uyguladığı metotta da birlik vardır. Bu mücadelelerinde ilim adamlığı vasfını hiç bırakmamıştır. Hakiki ilim adamlığının vazgeçilmez bir prensibi olan eğilip bükülmezliği kendisine bir şiar olarak bir düstur olarak benimsemiştir. Bu mücadelelerinde esneklik ve taviz göstermemiştir. Osman Turan kimden gelirse gelsin ve kime karşı olursa olsun haksızlığın karşısına dikilen bir özelliğe sahipti. Özellikle devlete ve millete yapılan haksızlığa karşı isyan eden hakiki bir aydın vasfını taşımaktaydı. İlim ve fikir mücadelesini yalnızca ders verdiği Fakültede değil, Fakülte dışında gazete sütunlarında da sürdürdü. Uzun süre Yeni İstanbul Gazetesi’nin başyazarlığını yaptı. 1959 yılında Türk Ocağı genel başkanlığına seçilen Osman Turan, 1966’da tekrar Türk Ocağı genel başkanlığına seçildi ve bu görevi 1973 yılına kadar sürdürdü. Bu dönemde Türk Yurdu dergisi Osman Turan’ın gayretleriyle Türk fikir ve kültür hayatına önemli katkılarda bulundu. Osman Turan’ın ilim ve fikir mücadelesinde başına gelen iki hadise onun verdiği mücadelenin bir yerde neticesi olması bakımından zikredilmeye değerdir. Bu hadiseler Türk toplumunun menfi güçler tarafından nereden nereye getirildiğini gelecek nesillerin ibretle ve dehşetle öğrenmeleri ve bilmeleri gereken hadiselerdir. Fikri Mücadelesinden Dolayı Uğradığı Haksızlıklar 27 Mayıs 1960 İhtilali neticesinde kurulan Yassıada Mahkemesi’nden beraat ederek dönen Osman Turan, bir zamanlar Profesör olarak çalıştığı Ortaçağ Tarih Kürsüsü’nde tekrar görev almak istedi. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığı’na yaptığı çeşitli müracaatlar, kadro bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi. Bu süreçte Osman Turan’ı kayıtsız şartsız destekleyen birkaç kişiden birisi Prof. Dr. Mehmet Altan Köymen’dir. Mehmet Altan Köymen Osman Turan’ı desteklemekteki gerekçesini şu sözlerle açıklar: “Eserleriyle, hem de Türk tarih ve medeniyetine ait eserleriyle adını Türk ilim ve fikir tarihine yazdırmış bir ilim adamını desteklemek yalnız ilmi değil aynı zamanda milli bir vazifedir.” Osman Turan’a desteğini bu düşüncelerle dile getiren Mehmet Altan Köymen, “Ne yazık ki herkes böyle düşünmüyordu” sözleriyle Osman Turan’ın içinde bulunduğu durumu yansıtmaya çalışır. Osman Turan’ı göreve başlatmak istemeyenlerin bir kısmı Osman Turan’dan öç almak, intikam almak istiyordu, bir kısmı da ideolojik sebeplerle Fakültedeki görevine dönmesini engelliyorlardı. Bu engellemeler neticesinde Danıştay’a başvurarak hakkını arayan Osman Turan, Danıştay’ın lehinde karar vermesine rağmen maaşını almaya devam etti, fakat yine fakülteye alınmadı. Böylece Osman Turan ilim ve fikir hayatından zorla koparılarak siyasi hayata atılmak mecburiyetinde kaldı. Osman Turan’ın başına gelen ikinci hadise de, onun 1948 yılında üye olduğu Türk Tarih Kurumu asli üyeliğinden 1974 yılında hiçbir sebep gösterilmeden çıkarılmasıdır. Türk Tarih Kurumu’nun bu kararı Osman Turan’ı çok etkiledi. Kurumun bu kararı Türk tarih ilmine vurulmuş büyük bir darbe olarak değerlendirildi. Emeklilik hayatında da ilmi çalışmalarına devam eden Osman Turan 17 Ocak 1978 yılında vefat etti. Osmanlı hanedanından Satıa Hanımefendi ile evliydi. Osman Turan’ın Eserleri Osman Turan araştırmalarını başta Belleten olmak üzere Ülkü, Türkiyat Mecmuası, Türk Hukuk Tarihi, AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi gibi dergilerle Zeki Velidi Togan’a Armağan ve 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı gibi kitaplarda yayımlamıştır. Yabancı yayın organlarında da makaleleri yayınlanan Osman Turan Bu yayınlarıyla hem yurt içinde hem yurt dışında Anadolu Selçuklu tarihinin en iyi uzmanı olduğunu ispatlamıştır. Cambridge Üniversitesi tarafından 1970’te neşredilen İslam Tarihi adlı çalışmanın “Anadolu’da Selçuklular ve Beylik dönemleri” kısmının Osman Turan’a yazdırılması bunun bir göstergesidir. Ayrıca İslâm Ansiklopedisi’nde on sekiz maddesi bulunmaktadır. Başlıca eserleri, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Selçuklular Zamanında Türkiye, Selçuklular ve İslâmiyet ve Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi isimli eserleridir. Ayrıca çeşitli yayın organlarında neşir ve çevirileri de yayınlanmıştır. Selam ve muhabbetle… Kaynaklar: Mehmet Altan Köymen, “Prof. Dr. Osman Turan, Hayatı, Eserleri ve Fikirleri”, Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi içinde, İstanbul, Nakışlar Yayınevi. Salim Koca, TURAN, Osman (1914-1978), Türk tarihçisi, fikir ve siyaset adamı, TDV İslam Ansiklopedisi. www.youtube.com/@metinuygun713    
Ekleme Tarihi: 26 Nisan 2024 - Cuma
Metin UYGUN

Selçuklu Tarihçiliğinde Bir Otorite Prof. Dr. Osman Turan

Memleketimizde, memleketine hizmet eden, özellikle Türklükle Türk tarihiyle ilgili olarak mücadele eden, çalışmaları bulunan insanlarımızın ortak bir alın yazısı vardır. Bu alın yazısı, takdir edilmemek, bir kenara atılmak, unutturulmaktır. Bu durum şüphesiz toplumumuz için son derece tehlikeli bir tutumdur. İçinde yaşadığımız sıkıntıların en önemli sebeplerinden birisidir belki de.

Bu yazımızda bu şahsiyetlerden birisi olan Türk tarihçiliğinin, özellikle Selçuklu tarihçiliğinin önemli isimlerinden birisi olan Prof. Dr. Osman Turan’ın biyografisine yer vermek istiyoruz.

Osman Turan’ın hayatını çocukluk ve okul hayatı, ilim hayatı, fikir hayatı ve siyasi hayatı olarak bölümler halinde ele almak mümkün. Biz ağırlıklı olarak onun ilim ve fikir hayatından konuşacağız.

Osman Turan’ın asıl ismi Osman Ferit Turan’dır. Daha çok Osman Turan olarak anılmaktadır. 1914 yılında Trabzon’un Çaykara ilçesinin Soğanlı köyünde doğmuştur. Kendisi daha çocuk yaşta iken babası Erzurum Kandilli’de şehit olmuştur. Annesi ve abisinin yardımıyla ilköğrenimini çeşitli yokluk ve sıkıntılar içinde tamamlamıştır.

Osman Turan’ın Eğitim Hayatı

Osman Turan, ilkokulu Çaykara’da, ortaokulu Bayburt’ta, liseyi Trabzon ve Ankara’da okudu. Yüksek öğrenimini Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Kürsüsü’nde tamamladı. Çalışkanlığı ve Türk tarihine ilgisi dolayısıyla Mehmet Fuat Köprülü’nün dikkatini çekti ve aynı kürsüye burslu doktora öğrencisi olarak seçildi. Diğer bir Selçuklu tarihçisi olan Mehmet Altan Köymen, Fakültenin Ulus’taki apartmanın altında faaliyete geçtiği bilgisini vererek Osman Turan’ın çalışkanlığı hakkında şunları söyler: “Bu apartmanın Ortaçağ Tarih Kürsüsü’ne tahsis edilmiş olan zemin katındaki loşça bir salona girenler, orta boylu, büyük başlı, iri ela gözlü bir gencin, uzun bir masanın başında gece gündüz çalıştığını görürlerdi. Bu genç Osman Turan’dan başkası değildi.”

Osman Turan Ord. Prof. Mehmet Fuat Köprülü’nün başında bulunduğu Orta Çağ Tarih Kürsüsü’nün ilk öğrencilerindendi. Çalışkanlığı ve gayretiyle hocasının dikkatini çekti. Mehmet Fuat Köprülü çok zor beğenen, çok zor teveccüh gösteren ve takdir eden bir hocadır. Osman Turan böyle bir hocanın takdir ve teveccühünü kazanır. Hatta Köprülü kendisine öğrenci muamelesi değil, asistan muamelesi yapar. Bu takdir ve teveccühün bir sonucu olarak Ortaçağ Tarih Seminer Kütüphanesi’ni Osman Turan idare eder.

Mehmet Fuat Köprülü, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Orta Çağ Tarih Kürsüsü’nün başına getirildikten sonra öğrencilerine doktora yaptırmaya başladı. Köprülü’nün doktor payesini verdiği öğrencilerin sayısı dördü geçmez. Kendisinden ilk doktor payesini alan öğrencisi Osman Turan’dır. Diğer öğrencileri İslam Tarihi Profesörü olan Neşet Çağatay, Milli Eğitim Bakanlığının çeşitli kademelerinde görev yapmış olan Selahattin Çetintürk ve Selçuklu Tarihi alanındaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Mehmet Altan Köymen’dir.

Osman Turan doktor unvanını öğrencilik yıllarından itibaren malzeme toplayarak yazmaya başladığı 12 Hayvanlı Türk Takvimi isimli basılmış eseriyle almıştır. Bu eser daha çok İslam’dan önceki kültür tarihimizle ilgilidir.

Osman Turan ilim hayatında Türklerin Orta Asya’dan göç ederek kendilerine yeni vatan kıldıkları Anadolu’ya, Anadolu’nun Türk tarihine ağırlık vermiş, Anadolu Selçukluları Tarihi hayatının sonuna kadar Osman Turan’ın ilmi çalışmalarının ağırlık noktasını teşkil etmiştir.

Selçuklu Tarihine Hizmetleri ve İlmi Hayatı

İlmi çalışmalarına el yazması kaynakları yayınlamakla başlayan Turan, Anadolu Selçukluları Tarihi’nin en mühim iki yerli kaynağından birisi olan Aksarayi’nin Frasça eserini geniş bir önsözle yayınlamıştır.

Selçuklu devri Türk tarihine ait üç vakfiyeyi yayınlamak suretiyle Selçuklu tarihi araştırmacılarına bol ve yeni malzemeler vermiştir. Osman Turan’ın yayınladığı vakfiyelerin önemi hakkında konunun uzmanları bu vakfiyelerin Anadolu’nun Selçuklu devrindeki sosyal ve ekonomik tarihine dair orijinal bilgiler ihtiva ettiğini söylerler. Bunun yanında bu münasebetle Osman Turan’ın verdiği açıklayıcı bilgilerin de dikkat çekici olduğunu belirtirler.

Profesör olduktan sonra Anadolu Selçukluları tarihindeki yetkisini, otoritesini İslam Ansiklopedisine yazmış olduğu Selçuklu Sultanları Kılıç Arslanlar, Keyhüsrevler, Keykavüsler, Keykubadlar maddeleriyle yerli yabancı herkese kabul ettirmiştir. Daha sonra Türkiye’de ve yabancı dillerde çıkan dergilerde Selçuklu devrinin her cephesiyle ilgili olarak birçok makalesi yayınlanmıştır.

Osman Turan bu çalışmalarından sonra tekrar orijinal metin yayınlama lüzumunu duymuş, teşkilat ve müesseseler tarihi için son derece önemli olan bir kaynak çeşidini, ilim dilinde Münşaat Mecmuaları adını alan ferman suretlerini ele almıştır. Bunu yaparken vesikaların Farsça olan asıllarını yayınlamakla yetinmemiş, tercümeleriyle birlikte geniş açıklamalarda bulunmuştur. Bu çalışmalarıyla Anadolu Selçukluları devri idari teşkilatı üzerinde çalışacak olanlar için büyük bir imkan sağlamıştır.

Osman Turan asıl önemli telif eserlerini ilim hayatının sonlarında vermiştir. Bunlardan ikisi Selçuklular tarihi ve Türk İslam medeniyeti ve Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihidir.

Tarihçiler onun en önemli eserinin Selçuklular Zamanında Türkiye isimli Anadolu Selçukluları Tarihi olduğunu söylerler. Bu eserin Anadolu Selçukluları devrine dair şimdiye kadar yazılmış en mufassal, en açıklayıcı bir kaynak olduğunu belirtirler. Bu kaynağa Saltuklular, Mengücükler, Sökmenliler, Artuklular tarihini ve medeniyetini konu edinen Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi isimli eserinin de ilave edilebileceğini ifade ederler.

Osman Turan’ın Fikri Mücadelesi

Osman Turan’ın ilim hayatının yanında fikir hayatı da büyük mücadele içinde geçmiştir.

Osman Turan’ın ilim hayatıyla fikir hayatı iç içedir. İkisini birbirinden ayırmak zordur. İkisinin gayesi de aynıdır. İlmi çalışmalarında yaklaşık bin yıldır Türk vatanı olmuş Anadolu’nun tarihi ve medeniyetini ortaya koyarak Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının devamını sağlamak gayesini güdüyordu. Fikri mücadelesinde de bu devleti meydana getiren Türk milletinin buhranlarından kurtularak sağlıklı, ileri bir toplum olması gayesini gütmekteydi.

Bu yüzden onun fikir hayatı, Türk toplumunu buhrandan buhrana sürükleyen menfi kuvvetlerle mücadele içinde geçmiştir.

İlmi ve fikir hayatındaki mücadelesinde gaye birliği bulunan Osman Turan’ın bu mücadelelerinde uyguladığı metotta da birlik vardır. Bu mücadelelerinde ilim adamlığı vasfını hiç bırakmamıştır. Hakiki ilim adamlığının vazgeçilmez bir prensibi olan eğilip bükülmezliği kendisine bir şiar olarak bir düstur olarak benimsemiştir. Bu mücadelelerinde esneklik ve taviz göstermemiştir.

Osman Turan kimden gelirse gelsin ve kime karşı olursa olsun haksızlığın karşısına dikilen bir özelliğe sahipti. Özellikle devlete ve millete yapılan haksızlığa karşı isyan eden hakiki bir aydın vasfını taşımaktaydı.

İlim ve fikir mücadelesini yalnızca ders verdiği Fakültede değil, Fakülte dışında gazete sütunlarında da sürdürdü. Uzun süre Yeni İstanbul Gazetesi’nin başyazarlığını yaptı.

1959 yılında Türk Ocağı genel başkanlığına seçilen Osman Turan, 1966’da tekrar Türk Ocağı genel başkanlığına seçildi ve bu görevi 1973 yılına kadar sürdürdü. Bu dönemde Türk Yurdu dergisi Osman Turan’ın gayretleriyle Türk fikir ve kültür hayatına önemli katkılarda bulundu.

Osman Turan’ın ilim ve fikir mücadelesinde başına gelen iki hadise onun verdiği mücadelenin bir yerde neticesi olması bakımından zikredilmeye değerdir. Bu hadiseler Türk toplumunun menfi güçler tarafından nereden nereye getirildiğini gelecek nesillerin ibretle ve dehşetle öğrenmeleri ve bilmeleri gereken hadiselerdir.

Fikri Mücadelesinden Dolayı Uğradığı Haksızlıklar

27 Mayıs 1960 İhtilali neticesinde kurulan Yassıada Mahkemesi’nden beraat ederek dönen Osman Turan, bir zamanlar Profesör olarak çalıştığı Ortaçağ Tarih Kürsüsü’nde tekrar görev almak istedi. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanlığı’na yaptığı çeşitli müracaatlar, kadro bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi.

Bu süreçte Osman Turan’ı kayıtsız şartsız destekleyen birkaç kişiden birisi Prof. Dr. Mehmet Altan Köymen’dir. Mehmet Altan Köymen Osman Turan’ı desteklemekteki gerekçesini şu sözlerle açıklar:

“Eserleriyle, hem de Türk tarih ve medeniyetine ait eserleriyle adını Türk ilim ve fikir tarihine yazdırmış bir ilim adamını desteklemek yalnız ilmi değil aynı zamanda milli bir vazifedir.” Osman Turan’a desteğini bu düşüncelerle dile getiren Mehmet Altan Köymen, “Ne yazık ki herkes böyle düşünmüyordu” sözleriyle Osman Turan’ın içinde bulunduğu durumu yansıtmaya çalışır.

Osman Turan’ı göreve başlatmak istemeyenlerin bir kısmı Osman Turan’dan öç almak, intikam almak istiyordu, bir kısmı da ideolojik sebeplerle Fakültedeki görevine dönmesini engelliyorlardı.

Bu engellemeler neticesinde Danıştay’a başvurarak hakkını arayan Osman Turan, Danıştay’ın lehinde karar vermesine rağmen maaşını almaya devam etti, fakat yine fakülteye alınmadı.

Böylece Osman Turan ilim ve fikir hayatından zorla koparılarak siyasi hayata atılmak mecburiyetinde kaldı.

Osman Turan’ın başına gelen ikinci hadise de, onun 1948 yılında üye olduğu Türk Tarih Kurumu asli üyeliğinden 1974 yılında hiçbir sebep gösterilmeden çıkarılmasıdır. Türk Tarih Kurumu’nun bu kararı Osman Turan’ı çok etkiledi. Kurumun bu kararı Türk tarih ilmine vurulmuş büyük bir darbe olarak değerlendirildi. Emeklilik hayatında da ilmi çalışmalarına devam eden Osman Turan 17 Ocak 1978 yılında vefat etti. Osmanlı hanedanından Satıa Hanımefendi ile evliydi.

Osman Turan’ın Eserleri

Osman Turan araştırmalarını başta Belleten olmak üzere Ülkü, Türkiyat Mecmuası, Türk Hukuk Tarihi, AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi gibi dergilerle Zeki Velidi Togan’a Armağan ve 60. Doğum Yılı Münasebetiyle Fuad Köprülü Armağanı gibi kitaplarda yayımlamıştır. Yabancı yayın organlarında da makaleleri yayınlanan Osman Turan Bu yayınlarıyla hem yurt içinde hem yurt dışında Anadolu Selçuklu tarihinin en iyi uzmanı olduğunu ispatlamıştır. Cambridge Üniversitesi tarafından 1970’te neşredilen İslam Tarihi adlı çalışmanın “Anadolu’da Selçuklular ve Beylik dönemleri” kısmının Osman Turan’a yazdırılması bunun bir göstergesidir. Ayrıca İslâm Ansiklopedisi’nde on sekiz maddesi bulunmaktadır.

Başlıca eserleri, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Selçuklular Zamanında Türkiye, Selçuklular ve İslâmiyet ve Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi isimli eserleridir.

Ayrıca çeşitli yayın organlarında neşir ve çevirileri de yayınlanmıştır.

Selam ve muhabbetle…

Kaynaklar:

Mehmet Altan Köymen, “Prof. Dr. Osman Turan, Hayatı, Eserleri ve Fikirleri”, Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi içinde, İstanbul, Nakışlar Yayınevi.

Salim Koca, TURAN, Osman (1914-1978), Türk tarihçisi, fikir ve siyaset adamı, TDV İslam Ansiklopedisi.

www.youtube.com/@metinuygun713

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.