Ertuğrul Faciası. Ertuğrul Fırkateyni’nin hüzünlü hikayesi
Yakın tarihimizin en hüzünlü, en elemli hadiselerinden birisi Ertuğrul Faciasıdır.
Ertruğrul Faciası, 1887 yılında Japon imparatorunun İstanbul’a resmi bir heyet göndermesine karşılık, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’in Japon imparatoruna değerli bazı hediyeler göndermek istemesi, yani iadei ziyarettir. Bu seyahatin dış politika yönünden de bazı amaçları vardır. İadei ziyaretin yanında bu amaçlar için de gemi Japonya seyahatine çıkmıştır.
Bütün bu gayeler için Sultan İkinci Abdülhamit Japonya’ya bir savaş gemisi göndermeye karar verir. Bu savaş gemisinin ismi Ertuğrul’dur. Türlü zorluklarla Japonya’ya ulaşan gemi dönüş yolunda batar. Mürettebattan ancak 69 kişi kurtulur. Ertuğrul Faciasının kısa hikayesi bu şekildedir.
Ertuğrul Firkateyni’nin Uzakdoğu ve Japonya yolculuğu, o devirde üzerinde en çok konuşulan konulardan birisidir. Bugün de bu tarihi hadisenin üzerinde çokça durulmaktadır.
Bu yolculuğun asıl amacı
Bu yolculuğun amacı Japon İmparatorunun Osmanlı Padişahı İkinci Abdülhamid Han’a gönderdiği nişana ve diğer ziyaretlere karşılık verilmesi gibi gözükür. Bunun için de, Bahriye Mektebindeki öğrencilerin eğitimleri için bir okul gemisi sıfatıyla bu seyahate gönderilmeleri şeklinde planlanır. Oysa asıl amaç, padişahın Rusya ve İngiltere’ye karşı yeni bir denge siyaseti takip etmek istemesidir. Osmanlı Devleti bu dengeyi bu devletlere karşı Uzakdoğu’da güçlenen Japonya ile kurabileceğini düşünmektedir.
Ertuğrul fırkateyninin uğradığı limanlar, çoğunlukla İngiliz sömürgesi olan yerlerdir. Buralardaki Müslüman halkın Ertuğrul’a, dolayısıyla Osmanlı Devleti’ne göstermiş olduğu yakın alaka İngiltere’yi rahatsız etmiştir.
Diğer taraftan Rusya, bu yolculuktan rahatsız olmamakla beraber, kendisine Uzakdoğu’da yeni bir rakip istememektedir. Rusya, Osmanlı Devleti ile Japonya’nın yakınlaşmasından, hem boğazlar ve hem de Uzakdoğu’daki çıkarlarının gelecekte tehlikeye düşebileceği endişesini taşımaktadır. Bu endişe Rusya’nın bu yolculuğu ve tesirlerini yakından takip etmesine sebep olmuştur.
Seyahat Başlıyor
1887 yılında Japonya İmparatorunun akrabası olan Prens Komatsu Akihito bir savaş gemisiyle İstanbul'u ziyaret eder. Sultan II. Abdülhamid, bu ziyaretin ardından Japonya'ya bir heyet gönderilerek iade-i ziyaret yapılmasını emreder. Gemi, II. Abdülhamid’den Japon İmparatoruna mücevherli imtiyaz nişanı ve diğer hediyeleri götürecektir.
Padişahın isteği üzerine donanmanın en güzel gemisi olan Ertuğrul Fırkateyni bu iş için görevlendirilir. Bazı uzmanların bu geminin çürük olduğu ve böyle bir seferi tamamlayamayacağı yönünde raporları vardır. Buna rağmen Ertuğrul Fırkateyni, Temmuz 1889’da İstanbul’dan yola çıkar. İlk arızasını Süveyş Kanalında yapan gemi, güzergahı boyunca çeşitli limanlara uğrayarak seyahat eder.
Gemi Japonya’da
Kafile, uğradığı ülkelerin halkları ve Müslümanlar tarafından büyük sevgi gösterileriyle karşılanır, gemiyi kimi zaman binlerce kişiden oluşan gruplar ziyaret eder.
Gemi, 11 ay sonra 7 Haziran 1890 tarihinde Japonya’nın Yokohama Limanı'na ulaşır.
Japon İmparatoru, Türk amiralini ve heyetini görkemli bir şekilde karşılar. Şehir halkı Türk amiralinin saray arabası ile İmparatorun yanına gidişini sevgi gösterileriyle takip eder. Gemi Komutanı Osman Bey, Sultan Hamid’in hediyelerini imparatora takdim eder. Bu merasimde Türk Heyeti İmparator tarafından nişanla taltif edilir ve onurlarına verilen görkemli ziyafete katılır.
Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya seyahati üç ay sürer. Japon sularında kaldığı üç ay boyunca etrafındaki binlerce Japon kayığına 50 kişilik bandosuyla konserler verir.
Geminin dönüşü ve facia
Eylül ayı başlarında yurda dönme emri alan gemi komutanı Osman Bey dönüş hazırlıklarına başlar. Geri dönüş yolculuğu için hazırlıklar tamamlanıp yola çıkılacağı zaman, Japon Deniz Kuvvetleri tayfun uyarısında bulunur. Seyahatin ertelenmesi konusunda ikaz yapar. Komutan Osman Bey bu ikazlara rağmen 15 Eylül 1890 tarihinde Pazartesi günü yola çıkar. Gemi yola çıkarken muhteşem bir merasimle ve samimi dostluk gösterileriyle uğurlanır.
Kalkışta hava şartları iyidir ve ilk gün yolculuk olaysız bir şekilde geçer. Ancak ertesi gün gemi, akşam saatlerinde güçlenen rüzgâr ile birlikte şiddetli dalgalar altında güçlükle yoluna devam eder. Gece saat 21 sıralarında kayalara çarparak batar. Geminin 600 kişilik mevcudundan 531’i bu faciada kaybolur. Kazadan sadece 69 denizci kurtulur. Gemi Komutanı Mirliva Osman Paşa da dahil olmak üzere diğer mürettebat şehit olmuştur.
Faciadan kurtulabilenler türlü zorlukla Kashinozaki’deki fenere kadar giderek ilgililere olayı haber verirler. Japonlar, başta imparator olmak üzere yaralıları o kasabadaki manastır ve okullara yerleştirip tedavi ettirirler. Kaybolanları da o günün şartlarında aramaya çalışırlar.
Toplanan cesetler ve ceset parçaları Kashinozakideki fenerin yakınlarında bir yere defnedilmişler, Yaralılar ise tedavi edildikten sonra bizzat imparatorun emri ile iki harp gemisiyle beraber İstanbul’a gönderilmişlerdir.
Kazada ölenlerin anısına Kuşimoto’da bir anıt yapılır. İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de inşa edilmiş olup, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir. Şehitlik Anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru tarafından da ziyaret edilmiştir. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır.
Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya Seyahatinin neticeleri
Sultan İkinci Abdühamid Han’ın emriyle düzenlenen bu Uzakdoğu seyahatiyle Hint ve Pasifik okyanuslarında Osmanlı bayrağı dalgalandırılmıştır.
Yol boyunca uğranılan Bombay, Kolombo, Singapur ve Hong Kong gibi yerlerde yerli halk Ertuğrul’a büyük bir ilgi göstermişler, akın akın ziyarette bulunmuşlardır. Bu da Müslümanlar arasında büyük bir heyecana sebep olmuştur.
Osmanlı’nın gölgesinde yaşayan Uzakdoğu Müslümanlarının halifeye olan sadakat ve bağlılığı, Ertuğrul Firkateyni ile gün yüzüne çıkmıştır.
Uzakdoğu’daki Müslümanların, halifenin bir gemisi etrafında bu kadar coşkulu olmaları, Osmanlı ile Arapların arasına nifak sokmaya çalışan sömürgeci Batıda şaşkınlık meydana getirmiştir.
Diğer taraftan Ertuğrul’un, Pasifik’in karanlık sularındaki yürek burkan akıbeti Japonya’da da derin izler bırakmış ve bu hadise Türk-Japon münasebetlerinin duygusal açıdan kökleşmesine vesile olmuştur.
Türk-Japon münasebetlerinde yeni bir devrin başlamasına ve bu münasebetlerin ilerlemesine büyük katkılar sağlayan Ertuğrul Firkateyni şehitlerini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.
Selam ve Muhabbetle…
Kaynak
https://www.youtube.com/@metinuygun713