Hayatta insana üzüntü verecek hadiseler çoktur. Kişi hayata kötü bir nazarla, karamsar bir gözle bakarsa mutluluk ve huzuru bulması mümkün değildir. Halbuki en menfi, en kötü bir şeyde bile, bir iyi taraf vardır.
İnsan her hadisenin iyi bir tarafını bulup ona bakmayı, onunla teselli olmayı başarabilirse, en kötü şartlar içinde dahi mutlu ve huzurlu olmanın anahtarını elde edebilir. Bu konuda Hz İsa (a.s)'a isnat edilen şu rivayet konuya ışık tutması bakımından manidardır"
"İsa (a.s) havarileriyle birlikte bir koyun leşinin yanından geçerler. Leşin dayanılmaz kokusundan havariler burunlarını tıkar yüzlerini buruştururken Hz. İsa (a.s) onların dikkatini koyunun dişlerine çeker:
"Aman ya Rabbi! Şu hayvanın ne güzel, bembeyaz dişleri var." der.
Sosyal hayatta da insan en kötü hadiselerde bile, bir iyi taraf bulmalı, onunla teselli olmalıdır. Yoksa hayat çekilmez bir yük olur. İnsan devamlı isyan ve şekvalardan kendini alamaz.
Peygamber Efendimiz, bir hadiste, gerçek mutluluk formülünü iki madde halinde özetlemiştir:
1. Kişi hayatta daima kendisine safa veren, huzur ve sevince boğan, moralini ve ümidini yükselten güzel şeylere bakmalı, güzel şeyleri düşünmeli, güzel şeyleri hayal etmeli.
2. Kendine keder veren, üzüntü ve acılara boğan, yese düşürüp moralini bozan, kötü ve menfi şeylere bakmamalı, onlarla aklını, fikrini, hayalini meşgul etmemeli.
Son söz, Şems-i Tebrizi'nin:
Bir şey yap.
Güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör.
Veya, güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla.
Ama hep güzel olsun.
Çünkü her insan ölecek yaşta.
Geç kalmayasın…