Metin UYGUN
Köşe Yazarı
Metin UYGUN
 

Darphane Müessesesi, Dünü ve Bugünü

Darphane, madeni paraların basıldığı yere verilen isimdir. İslam tarihinde ve Türk tarihinde paranın tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu yazımızda darphanenin müessese olarak tarih içindeki seyrine, gelişimine bakmaya çalışacağız. Çünkü bu müessese bugün de Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü olarak faaliyetini devam ettiren bir müessese. Yazımızın sonlarında bugünkü faaliyetleriyle ilgili olarak bilgi yer alıyor. Tarihi Seyir İslâmiyet’in ortaya çıktığı yıllarda Araplar ticarî ilişkilerde bulundukları devletlerin paralarını kullanıyorlardı. Daha sonra bu ülkelerin toprakları ele geçirilince uzun süre buralarda mevcut darphânelerden faydalandılar. Küçük bazı değişikliklerle Bizans ve Sâsânî dinar ve dirhemlerinin darbı sürdürüldü. Bunların yanı sıra yeni kurulan şehirlerde darphâneler açıldı, buralarda yine İran ve Bizans paraları basıldı. İlk İslâmî sikke basımı işlemi ise Emeviler döneminde Halife Abdülmelik b. Mervân zamanında (685-705) gerçekleşti. Önce Kûfe’de Haccâc, Abdülmelik’in emriyle ilk İslâm dirhemini bastı, sonra da halifenin kendisi Dımaşk’ta dinar bastırdı. Ardından Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân Fustat’ta dirhem darbettirdi. (694-697). Gerek Selçuklular’da gerekse bu devletin parçalanmasından sonra ortaya çıkan devletlerin ve beyliklerin darphânelerinde altın dinarlar ve gümüş dirhemler bastırılmıştır. Osmanlı Devleti’nde Darphane Darphane, Osmanlı Devleti’nde para basan daire, madeni para basılan yer anlamında kullanılmıştır. Bilinen ilk Osmanlı Darphanesi Orhan Bey zamanındaki Bursa Darphanesidir. Orhan Beyin oğlu Süleyman Paşa da Orhan Bey adına İpsala’da sikke kestirmiştir. Daha önceki İslâm devletlerinde ve Selçuklularda olduğu  gibi Osmanlılar da hâkim oldukları topraklar üzerindeki darphânelerden faydalanmışlardır. Ayrıca ülke toprakları genişledikçe maden yataklarına yakın yerleşim merkezlerinde, ticarî ve idarî önemi olan şehirlerde yeni darphâneler kurulmuş ve buralarda Osmanlı parası basılmıştır. Osmanlı Devleti’nin birçok yerinde zamanla yeni darphâneler de kuruldu. Sadece Anadolu’da yirmi kadar yerde darphânenin faaliyet gösterdiği bilinmektedir. 15’inci yüzyılın son çeyreğinde altın sultaninin piyasaya sürülüşüne kadar, Osmanlı sikkeleri gümüş akçe ile bakır mangırdan ibaretti. Akçe ya da akça temel hesap birimi olup, ilk akçeler Bursa, Edirne ve Marmara havzasında üzerlerinde basım yerleri belirtilmeksizin darp edildiler ve diğer Türkmen beyliklerinin sikkeleriyle birlikte tedavül ettiler. Osmanlılar 15’inci yüzyılda Selçukluların ve İlhanlıların örneklerini izleyerek, önde gelen ticaret ve kent merkezleri ile madenlerde veya onların yakınlarında çok sayıda darphane kurdular. Böylece Osmanlıların topraklarıyla birlikte akçenin tedavül alanı da genişledi. Osmanlı’da Darphane Bulunan Şehirler ve Darphanenin İşleyişi Osmanlı Devleti’nde başta İstanbul olmak üzere Bursa, Edirne, Amasya, Ayasaluğ, Üsküp, Belgrad, Serez, Diyarbakır, Halep, Bağdat, Trablus, Cezayir, Tunus, Mısır, Bosna ve Tiflis şehirlerinde de darphaneler vardı. Darphane önceleri saray dışında Beyazıt ile Koska arasında Simkeşhane Han’da iken daha sonra sarayın birinci avlusuna ve şimdiki mahalline nakledildi. 1789 yılında darphane tamir edilerek makineleri yenilendi. Tanzimat’tan sonra darphane müdürlük olarak Maliye Nazırlığına bağlandı. 1842 tarihine kadar çekiçle dövme suretiyle yapılan para basımı işlemi, çıkartılan bir kanunname ile sarkaç usulüne, 1853 tarihinde pres, 1911 den sonra ise makine presi usulüne geçildi. Sultan Abdülaziz döneminde yapılan darphane binası Cumhuriyet döneminde de kullanılmaya devam edildi. Darphaneyi idare eden kişiye Darphane Emini denirdi. Darphane eminliği senelik bir memuriyet idi. Her sene Şevval ayında yapılan tayin döneminde görevinde devam ettirilir veya yerine başkası tayin edilirdi. Darphane emininin emrinde bir yardımcı, sikke amiri, ağırlık ve ayar kontrol memuru, bir çeşnici ve hesapları tutan bir katip bulunurdu. 1843 Tarihine kadar Osmanlı Devleti’nin çeşitli bölgelerinde para darp edilmiş, bu tarihten sonra madeni para basımı yalnız İstanbul darphanelerinde gerçekleştirilmiştir. Para Basımı (Darbı) Nasıl Yapılırdı? Para darbı, darphâne dışında ve içinde olmak üzere iki aşamada gerçekleşirdi. Darphâne dışındaki faaliyetlerin başlıcalarını maden tedariki ve basılan paraların piyasaya sürülmesi teşkil ederdi. Darphâne içinde ise teknik işlemlerden başka bunların yönetimi ve muhasebesi yapılırdı. Tahta çıkan hükümdar selefinin paralarının tedavülünü yasaklar, kendi akçelerini sürerdi. Darphâne dışında çalışan ve darp faaliyetlerinde önemli bir yere sahip olan “hakkâk” veya “sikkegen” denilen sikke kazıyıcıları merkez ve taşra darphânelerinin sikke ihtiyacını karşılarlar, ayrıca sikke tashih ve onarımı ile de meşgul olurlardı. Taşradaki darphânelerin alt ve üst kalıpları ise merkezden gönderilirdi. Sayılarının çokluğuna rağmen merkezi devlet, darphaneleri yakından denetlemekteydi. Büyük kent merkezlerindeki darphaneler, genellikle emanet düzeni çerçevesinde devlet tarafından işletilmekte ve birer devlet memuru olan eminler tarafından yönetilmekteydi. Sahib-i ayar adı verilen bir diğer görevli ise teknik işlerden ve sikkelerin ayar ve ağırlıklarının devletin koyduğu standartlara uyup uymadığından sorumluydu. Devlet, darphanelerin faaliyetlerini ve hesap defterlerini yerel kadılar aracılığıyla da denetlemekteydi. Darphanenin Kuruluş ve Çalışma Evreleri İstanbul’un fethinden sonra hızla genişleyen imparatorluğun para ihtiyacını karşılamak için mevcutlara ek olarak çeşitli mahallerde geçici yeni darphaneler kurulmakla birlikte aynı şehirde devamlılığı bakımından Fatih Sultan Mehmet tarafından Beyazıt Camii civarında tesis ettirilen Darphane, Türk Darphanesi’nin kuruluşu olarak kabul edilmiştir. Darphanenin ikinci kuruluşu, Sultan Üçüncü Ahmet zamanına rastlamaktadır. 1723 yılında Simkeşhane’den Topkapı Sarayı sahası içinde bulunan binalara taşınıp faaliyete geçirilen Darphane, 1832 yılında yeni atölyelerin inşa ve ilavesiyle genişletilmiş ve ayrıca Darphane bahçesinde Hünkar dairesi yapılmıştır. 8 Temmuz 1967 tarihinde şimdiki yerinde (Yıldız-Beşiktaş) açılışı yapılan Darphane’nin üçüncü kuruluş projeleri üzerindeki ön çalışmalar, 1953 yılında başlamıştır. Madeni para taleplerindeki artışların izleyen yıllarda daha da yükselebileceği düşüncesi, yeni bir binanın inşaası ve yeni makinelerin satın alınması ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle 1961 yılı ortalarında inşaasına başlanan yeni darphane binası, yeni makineler de satın alınarak 1967 yılında hizmete girmiştir. Darphane, 1845 yılından itibaren “evrak-ı sahihe”ye damga vurmak amacıyla kurulan Matbaa Müdürlüğü ile 1933 yılında birleştirilmiştir. İstanbul’daki bu darphane, devletin ana darphanesi olma özelliğini devam ettirmiş ve 1843 yılında diğer darphanelerin faaliyetine son verilerek bu tarihten sonra yalnız İstanbul’daki darphanede para basılmıştır. Darphâne Tanzimat’tan sonra müdürlük olarak Maliye Nâzırlığı’na bağlandı. 1881’de para basımı ve idaresi yeniden düzenlendi. 1853’te pres usulüne geçildi, 1911’de ise mekanik baskı yapılmaya başlandı. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Darphânenin adı Darphâne-i Millî’ye çevrildi. Daha sonra da Damga Matbaası ile birleştirilerek Maliye Bakanlığı’na bağlandı. Günümüzde Darphane Cumhuriyet devrine kadar kağıt ve madeni para imalathanesine Darphaneyi Amire denilmiştir. 1922 den sonra İstanbul’da faaliyetini sürdüren ve Maliye Bakanlığına bağlı olan darphanenin adı Darphaneyi Milli ve müdürlerine de Darphaneyi Milli Müdürü ve idaresine de Darphaneyi Milli Müdüriyeti adı verilmiştir. Darphanelerde altın, gümüş para yanında madalya ve bazı nişanlar da basılmaktaydı. Ayrıca küçük para olarak bakır ve nikel paralar da imal edilmekteydi. Banknot ve damga pulları ile posta pulları imparatorluk döneminde darphane matbaasında basılmaktaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında damga ve posta pulları Milli Darphane fabrikasında basıldığı halde banknotlar dış ülkelerde basılıyordu. Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında Düyunu Umumiye İdaresi geliri kendisine tahsis edilmiş damga pullarını sipariş üzerine Darphaneyi Amirede bastırmaktaydı. Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, madeni ufaklık ve hatıra para, Cumhuriyet altın sikkeleri ile Cumhuriyet ziynet altınlarının basımı, resmi mühürlerin, madalyon, madalya ve nişanların üretimi, her çeşit vize ve harç pulları ile değerli kâğıtların basımı ve dağıtımı görevlerini yürütmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı kuruluş olarak faaliyetlerini sürdüren Darphane ve Damga Matbaa Genel Müdürlüğü’nün merkezi İstanbul’dadır. İstanbul’da iki ayrı binada hizmet veren kurumun Genel Yönetim ile Darphane bölümü, Beşiktaş Balmumcu’daki Genel Müdürlük binasındadır. Damga Matbaası bölümü ise 1726 yılından beri hizmet verilen Topkapı Sarayı avlusundaki eski Darphane (Darphane-i Amire) binalarından 2012 yılı Mart ayı itibariyle Kartal Cevizli’deki yeni hizmet binasına taşınmıştır. KAYNAKLAR: 1. Halil SAHİLLİOĞLU, Darphane, TDV İslam Ansiklopedisi, 2. Ekonomi Ansiklopedisi, Paymaş, C.1, Darphane Maddesi, 3. Türkiye Gazetesi Osmanlı Ansiklopedisi, C.2, 4. darphane,gov.tr.  5. https://www.youtube.com/@metinuygun713  
Ekleme Tarihi: 27 Mayıs 2024 - Pazartesi
Metin UYGUN

Darphane Müessesesi, Dünü ve Bugünü

Darphane, madeni paraların basıldığı yere verilen isimdir. İslam tarihinde ve Türk tarihinde paranın tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu yazımızda darphanenin müessese olarak tarih içindeki seyrine, gelişimine bakmaya çalışacağız. Çünkü bu müessese bugün de Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü olarak faaliyetini devam ettiren bir müessese. Yazımızın sonlarında bugünkü faaliyetleriyle ilgili olarak bilgi yer alıyor.

Tarihi Seyir

İslâmiyet’in ortaya çıktığı yıllarda Araplar ticarî ilişkilerde bulundukları devletlerin paralarını kullanıyorlardı. Daha sonra bu ülkelerin toprakları ele geçirilince uzun süre buralarda mevcut darphânelerden faydalandılar. Küçük bazı değişikliklerle Bizans ve Sâsânî dinar ve dirhemlerinin darbı sürdürüldü.

Bunların yanı sıra yeni kurulan şehirlerde darphâneler açıldı, buralarda yine İran ve Bizans paraları basıldı. İlk İslâmî sikke basımı işlemi ise Emeviler döneminde Halife Abdülmelik b. Mervân zamanında (685-705) gerçekleşti. Önce Kûfe’de Haccâc, Abdülmelik’in emriyle ilk İslâm dirhemini bastı, sonra da halifenin kendisi Dımaşk’ta dinar bastırdı. Ardından Mısır Valisi Abdülazîz b. Mervân Fustat’ta dirhem darbettirdi. (694-697).

Gerek Selçuklular’da gerekse bu devletin parçalanmasından sonra ortaya çıkan devletlerin ve beyliklerin darphânelerinde altın dinarlar ve gümüş dirhemler bastırılmıştır.

Osmanlı Devleti’nde Darphane

Darphane, Osmanlı Devleti’nde para basan daire, madeni para basılan yer anlamında kullanılmıştır.

Bilinen ilk Osmanlı Darphanesi Orhan Bey zamanındaki Bursa Darphanesidir. Orhan Beyin oğlu Süleyman Paşa da Orhan Bey adına İpsala’da sikke kestirmiştir.

Daha önceki İslâm devletlerinde ve Selçuklularda olduğu  gibi Osmanlılar da hâkim oldukları topraklar üzerindeki darphânelerden faydalanmışlardır. Ayrıca ülke toprakları genişledikçe maden yataklarına yakın yerleşim merkezlerinde, ticarî ve idarî önemi olan şehirlerde yeni darphâneler kurulmuş ve buralarda Osmanlı parası basılmıştır.

Osmanlı Devleti’nin birçok yerinde zamanla yeni darphâneler de kuruldu. Sadece Anadolu’da yirmi kadar yerde darphânenin faaliyet gösterdiği bilinmektedir.

15’inci yüzyılın son çeyreğinde altın sultaninin piyasaya sürülüşüne kadar, Osmanlı sikkeleri gümüş akçe ile bakır mangırdan ibaretti. Akçe ya da akça temel hesap birimi olup, ilk akçeler Bursa, Edirne ve Marmara havzasında üzerlerinde basım yerleri belirtilmeksizin darp edildiler ve diğer Türkmen beyliklerinin sikkeleriyle birlikte tedavül ettiler.

Osmanlılar 15’inci yüzyılda Selçukluların ve İlhanlıların örneklerini izleyerek, önde gelen ticaret ve kent merkezleri ile madenlerde veya onların yakınlarında çok sayıda darphane kurdular. Böylece Osmanlıların topraklarıyla birlikte akçenin tedavül alanı da genişledi.

Osmanlı’da Darphane Bulunan Şehirler ve Darphanenin İşleyişi

Osmanlı Devleti’nde başta İstanbul olmak üzere Bursa, Edirne, Amasya, Ayasaluğ, Üsküp, Belgrad, Serez, Diyarbakır, Halep, Bağdat, Trablus, Cezayir, Tunus, Mısır, Bosna ve Tiflis şehirlerinde de darphaneler vardı.

Darphane önceleri saray dışında Beyazıt ile Koska arasında Simkeşhane Han’da iken daha sonra sarayın birinci avlusuna ve şimdiki mahalline nakledildi. 1789 yılında darphane tamir edilerek makineleri yenilendi. Tanzimat’tan sonra darphane müdürlük olarak Maliye Nazırlığına bağlandı. 1842 tarihine kadar çekiçle dövme suretiyle yapılan para basımı işlemi, çıkartılan bir kanunname ile sarkaç usulüne, 1853 tarihinde pres, 1911 den sonra ise makine presi usulüne geçildi. Sultan Abdülaziz döneminde yapılan darphane binası Cumhuriyet döneminde de kullanılmaya devam edildi.

Darphaneyi idare eden kişiye Darphane Emini denirdi. Darphane eminliği senelik bir memuriyet idi. Her sene Şevval ayında yapılan tayin döneminde görevinde devam ettirilir veya yerine başkası tayin edilirdi.

Darphane emininin emrinde bir yardımcı, sikke amiri, ağırlık ve ayar kontrol memuru, bir çeşnici ve hesapları tutan bir katip bulunurdu.

1843 Tarihine kadar Osmanlı Devleti’nin çeşitli bölgelerinde para darp edilmiş, bu tarihten sonra madeni para basımı yalnız İstanbul darphanelerinde gerçekleştirilmiştir.

Para Basımı (Darbı) Nasıl Yapılırdı?

Para darbı, darphâne dışında ve içinde olmak üzere iki aşamada gerçekleşirdi. Darphâne dışındaki faaliyetlerin başlıcalarını maden tedariki ve basılan paraların piyasaya sürülmesi teşkil ederdi.

Darphâne içinde ise teknik işlemlerden başka bunların yönetimi ve muhasebesi yapılırdı.

Tahta çıkan hükümdar selefinin paralarının tedavülünü yasaklar, kendi akçelerini sürerdi.

Darphâne dışında çalışan ve darp faaliyetlerinde önemli bir yere sahip olan “hakkâk” veya “sikkegen” denilen sikke kazıyıcıları merkez ve taşra darphânelerinin sikke ihtiyacını karşılarlar, ayrıca sikke tashih ve onarımı ile de meşgul olurlardı. Taşradaki darphânelerin alt ve üst kalıpları ise merkezden gönderilirdi.

Sayılarının çokluğuna rağmen merkezi devlet, darphaneleri yakından denetlemekteydi. Büyük kent merkezlerindeki darphaneler, genellikle emanet düzeni çerçevesinde devlet tarafından işletilmekte ve birer devlet memuru olan eminler tarafından yönetilmekteydi. Sahib-i ayar adı verilen bir diğer görevli ise teknik işlerden ve sikkelerin ayar ve ağırlıklarının devletin koyduğu standartlara uyup uymadığından sorumluydu. Devlet, darphanelerin faaliyetlerini ve hesap defterlerini yerel kadılar aracılığıyla da denetlemekteydi.

Darphanenin Kuruluş ve Çalışma Evreleri

İstanbul’un fethinden sonra hızla genişleyen imparatorluğun para ihtiyacını karşılamak için mevcutlara ek olarak çeşitli mahallerde geçici yeni darphaneler kurulmakla birlikte aynı şehirde devamlılığı bakımından Fatih Sultan Mehmet tarafından Beyazıt Camii civarında tesis ettirilen Darphane, Türk Darphanesi’nin kuruluşu olarak kabul edilmiştir.

Darphanenin ikinci kuruluşu, Sultan Üçüncü Ahmet zamanına rastlamaktadır. 1723 yılında Simkeşhane’den Topkapı Sarayı sahası içinde bulunan binalara taşınıp faaliyete geçirilen Darphane, 1832 yılında yeni atölyelerin inşa ve ilavesiyle genişletilmiş ve ayrıca Darphane bahçesinde Hünkar dairesi yapılmıştır.

8 Temmuz 1967 tarihinde şimdiki yerinde (Yıldız-Beşiktaş) açılışı yapılan Darphane’nin üçüncü kuruluş projeleri üzerindeki ön çalışmalar, 1953 yılında başlamıştır. Madeni para taleplerindeki artışların izleyen yıllarda daha da yükselebileceği düşüncesi, yeni bir binanın inşaası ve yeni makinelerin satın alınması ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle 1961 yılı ortalarında inşaasına başlanan yeni darphane binası, yeni makineler de satın alınarak 1967 yılında hizmete girmiştir.

Darphane, 1845 yılından itibaren “evrak-ı sahihe”ye damga vurmak amacıyla kurulan Matbaa Müdürlüğü ile 1933 yılında birleştirilmiştir.

İstanbul’daki bu darphane, devletin ana darphanesi olma özelliğini devam ettirmiş ve 1843 yılında diğer darphanelerin faaliyetine son verilerek bu tarihten sonra yalnız İstanbul’daki darphanede para basılmıştır.

Darphâne Tanzimat’tan sonra müdürlük olarak Maliye Nâzırlığı’na bağlandı. 1881’de para basımı ve idaresi yeniden düzenlendi. 1853’te pres usulüne geçildi, 1911’de ise mekanik baskı yapılmaya başlandı. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Darphânenin adı Darphâne-i Millî’ye çevrildi. Daha sonra da Damga Matbaası ile birleştirilerek Maliye Bakanlığı’na bağlandı.

Günümüzde Darphane

Cumhuriyet devrine kadar kağıt ve madeni para imalathanesine Darphaneyi Amire denilmiştir. 1922 den sonra İstanbul’da faaliyetini sürdüren ve Maliye Bakanlığına bağlı olan darphanenin adı Darphaneyi Milli ve müdürlerine de Darphaneyi Milli Müdürü ve idaresine de Darphaneyi Milli Müdüriyeti adı verilmiştir.

Darphanelerde altın, gümüş para yanında madalya ve bazı nişanlar da basılmaktaydı. Ayrıca küçük para olarak bakır ve nikel paralar da imal edilmekteydi. Banknot ve damga pulları ile posta pulları imparatorluk döneminde darphane matbaasında basılmaktaydı.

Cumhuriyetin ilk yıllarında damga ve posta pulları Milli Darphane fabrikasında basıldığı halde banknotlar dış ülkelerde basılıyordu. Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında Düyunu Umumiye İdaresi geliri kendisine tahsis edilmiş damga pullarını sipariş üzerine Darphaneyi Amirede bastırmaktaydı.

Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, madeni ufaklık ve hatıra para, Cumhuriyet altın sikkeleri ile Cumhuriyet ziynet altınlarının basımı, resmi mühürlerin, madalyon, madalya ve nişanların üretimi, her çeşit vize ve harç pulları ile değerli kâğıtların basımı ve dağıtımı görevlerini yürütmektedir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı kuruluş olarak faaliyetlerini sürdüren Darphane ve Damga Matbaa Genel Müdürlüğü’nün merkezi İstanbul’dadır. İstanbul’da iki ayrı binada hizmet veren kurumun Genel Yönetim ile Darphane bölümü, Beşiktaş Balmumcu’daki Genel Müdürlük binasındadır.

Damga Matbaası bölümü ise 1726 yılından beri hizmet verilen Topkapı Sarayı avlusundaki eski Darphane (Darphane-i Amire) binalarından 2012 yılı Mart ayı itibariyle Kartal Cevizli’deki yeni hizmet binasına taşınmıştır.

KAYNAKLAR:

1. Halil SAHİLLİOĞLU, Darphane, TDV İslam Ansiklopedisi,

2. Ekonomi Ansiklopedisi, Paymaş, C.1, Darphane Maddesi,

3. Türkiye Gazetesi Osmanlı Ansiklopedisi, C.2,

4. darphane,gov.tr. 

5. https://www.youtube.com/@metinuygun713

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Ali ALTUNYALDIZ
(27.05.2024 19:42 - #183)
Çok güzel konuları işlemişsin.Çok güzel, Eline, kalemine, yüreğine sağlık. Cenabıhak bu tür insanlar ara faydalı bilgilerin devamını nasip eylesin.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.