Metin UYGUN
Köşe Yazarı
Metin UYGUN
 

Lale Devri Yenileşme ve Gelenekten Kopuş

Lale devri, Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasında geçen zaman dilimidir. Osmanlı tarihinde Lale Devri olarak isimlendirilen dönemin iki yönü vardır. Bu yönlerden birisi yenileşme faaliyetleri, diğeri ise lüks eğlenceler, şatafat, israf, lale yetiştiriciliğinde aşırılığa kaçan lale düşkünlüğü, lale modasıdır. Bu yönlerden birisi, bu devirde bilim ve teknikte, ekonomide, edebiyat ve sanatta, diplomaside ve gündelik hayatta birçok yeniliğin hayata geçirildiği gelişmelerdir. Bu devirde tahtta Sultan Üçüncü Ahmet oturuyordu. Sadrazamlık makamında da Nevşehirli Damat İbrahim Paşa vardı. Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın uzun sadâret yıllarını içine alan ve 1730’da Patrona Halil İsyanı ile sona eren bu dönemde Batı ile siyasî, ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştirilmiştir. Vezir-i Azam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa yenileşmeye taraftar bir devlet adamıdır. Onun sadaret döneminde Avrupa’ya yön döndürülmeye başlanır. Batının siyasi, ekonomik ve kültürel gelişmelerinden imkân nisbetinde istifade edilmeye çalışılır. Paris’e, Viyana ve Moskova’ya gönderilen elçilerden sadece diplomatik ve ticarî antlaşmaları imzalamaları değil, Avrupa diplomasisi ve askerî gücü hakkında bilgi edinmeleri de istenir. Paris’e gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, başta eğitim olmak üzere Fransa’dan çok etkilenir ve bunu İstanbul’a taşır. Bu arada Fransa’yla ticarî ilişkiler de gelişir. Bu Dönemdeki En Önemli Gelişme Matbaanın Kurulmasıdır Bu dönemde yenileşme adına meydana gelen en önemli gelişme, Mehmed Said Efendi ve İbrâhim Müteferrika’nın gayretleriyle kurulan matbaadır. Lale devrindeki diğer önemli gelişmelerden bazıları da şunlardır: Bu dönemde çağdaş anlamda ilk yangın söndürme kurumu olan Tulumbacı Ocağı kurulmuş, boğaz güvenliği için Kız Kulesine fener konulmuştur. Tersane ıslah edilmiş ve ilk defa üç ambarlı gemilerin yapımına başlanmıştır. Dönemin Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa sanat ve edebiyata ilgi duyan bir şahsiyet olup, ünlü şair, musîkişinas ve sanatkarları etrafında toplar. Osmanlı ülkesi dışına el yazması kitap çıkarılmasını yasaklar. Lale devrindeki en önemli gelişmelerden birisi de, resmi tercüme heyetinin kurulmasıdır. Bu heyet doğudan ve batıdan önemli eserleri Türkçeye çevirmeye başlar. Topkapı Sarayı’nda, Yenicami’de ve Damad İbrâhim Paşa’nın Şehzadebaşı’ndaki külliyesi içinde kütüphaneler tesis edilir, saray kütüphanesinde dersler yapılır.   Çiniciliği geliştirmek için Tekfur Sarayı’nda bir çini imalâthanesi kurulur, İznik ve Kütahya imalâthaneleri restore edilir, kiremit imalatına başlanır. Dokuma atölyesi açılır, esnaf denetlenmeye başlanır, iç ve dış ticaret geliştirilir. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris’ten ülkeye dönmesinden sonra İstanbul’da başta mimari olmak üzere hemen her alanda Fransız tesiri, süsleme sanatında ise barok ve rokoko tarzları kendini göstermeye başlar. Tıp alanında da gelişmeler olur, imtihansız tabipler meslekten uzaklaştırılır, birçok eser kaleme alınır. Bazı hastalıklara, özellikle çiçek hastalığına karşı aşı yapılır. Lale Devrindeki Mimari Faaliyetler Boğaziçi ve Haliç kıyıları köşkler ve kasırlarla donatılır. Köşklerin en önemlisi İbrâhim Paşa’nın gayretiyle iki ayda tamamlanan ve bu dönemin sembollerinden birisi haline gelen Kâğıthane’deki Sâdâbâd Kasrıdır. Devlet adamları tarafından bu mekân kısa sürede şenlendirilir. Kâğıthane deresinin iki tarafı beyaz köşklerle donatılır. Ayrıca Üsküdar ve Kadıköy sahillerinde ve diğer bazı semtlerde de köşkler yapılır. Bu dönemde yapılan çeşmelerden söz etmemiz lazım. Çeşmelerin en önemlisi Bâb-ı Hümâyun önündeki III. Ahmed Çeşmesi olup bu yapı daha sonra Azapkapı, Tophane ve Üsküdar meydanında yapılanlara örnek olmuştur. Bu arada şehrin temizliğine de özen gösterilir. Surlar tamir edilir, birçok köşesi güzel ve hoş bahçelerle süslenir. Damad İbrâhim Paşa, III. Ahmed’e daima sükûnet ve neşeli bir ortam hazırlamaya gayret göstermiş bu istikamette yapılan eğlence ve şenliklerin sembolü de lâle olmuştur. Lale Devrindeki Lüks Eğlenceler, İsraf ve Lale Yetiştiriciliği Modası Sadece bahçelerin değil pencere pervazlarının da en gözde çiçeği olan lâlenin 839 türü yetiştirilir. Yeni türlerin üretimi için yarışmalar düzenlenir. Lâle soğanlarının fiyatı çok artınca idare fiyat artışlarını önlemek amacıyla Ekim 1722’de bir ferman çıkarmak ve lâle fiyatlarına narh koymak zorunda kalır. Çiçekçilik bu dönemde gelişerek bir meslek haline gelmiş ve bu alanda kitaplar yazılmıştır. Şimdi de bu devrin ikinci yönü olan eğlence, israf ve lale yetiştiriciliğinin moda haline gelen gelişmelerine bakalım. Sadrazam İbrahim Paşa’nın sadareti müddetince yaz geceleri lale eğlenceleri ve kışın helva sohbetleri ile vakit geçirilirdi. İstanbul halkının mühim bir kısmı da bu eğlenceleri taklit ederek kendilerine göre eğlence tertip ederlerdi. Padişah da kendi sarayındaki eğlencelerden başka, zaman zaman bu lale ve helva sohbetlerine katılırdı. Saraydaki eğlencelere ise sadrazam dışında devletin ileri gelen erkanı da davet edilirdi. Özellikle yaz gecelerinin eğlenceleri çok gösterişli olur, lâlelerin altında kandiller ve yürüyen kaplumbağaların üzerinde mumlar yakılarak çırağan şenlikleri yapılırdı. Çok defa bu ziyafet ve eğlencelere elçiler de katılır, bunların bazısı yanlarında ressam da bulundururdu. Geçmiş asırlara göre iyice dünyevîleşen eğlenceler geniş halk kitlelerince de benimsenmiş ve sık sık verilen ziyafetler sonunda nişan tâlimleri, at ve yüzme yarışları, güreş vb. etkinlikler yapılmıştır. Lâle mevsimi sona erip kış soğukları başlayınca bir yandan Sultan Ahmed ile veziri her tarafı kapalı olan mekânları ısıtarak lâle ve karanfil yetiştirmeye çalışırken, öte yandan helva ziyafet ve sohbetleri devreye girer, yapılan şölenlere şairler, edipler ve mûsikişinaslar da davet edilirdi. Hânedan mensuplarının sünnet ve evlilik düğünleri günlerce, hatta haftalarca devam eden eğlencelere yol açardı. Gelenekten Kopma, Bundan Duyulan Rahatsızlık ve Lale Devrinin Sonu Başta padişah ve sadrazam olmak üzere devlet ricâlinin israfa varan eğlence düşkünlükleri bazı kesimleri rahatsız etmeye başlar. Sarayın ölçüsüz masrafları, geleneklerden kopma, sadrazam tarafından konulan aşırı vergiler başta ilim adamları olmak üzere halkın büyük çoğunluğunun hoşuna gitmez. Askerî reformlardan endişe duyan yeniçeriler de bu gidişattan memnun olmayan halka destek verirler. Zira boş vakitlerinde ticaretle uğraşan yeniçeriler gibi küçük zanaatkârlar da son konulan vergilerden memnun değillerdir. Bu hoşnutsuzluğa rağmen ayaklanma siyasî sebeplerden dolayı çıkar. Rusya’nın bir süredir Hazar sahillerine kadar uzanan bölgeyi işgal etmesi, bölge müslümanlarının Osmanlı padişahından yardım talepleri ve İran’da gelişen olaylar Osmanlı Devleti’nin dikkatini ister istemez doğuya çevirir. İran’da meydana gelen gelişmeler, Sultan Üçüncü Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya olan muhalefeti arttırır. Önemli devlet makamlarına yapılan atamalarda torpil ve adam kayırmalarının yapılması, bu mevkilere sadrazam ve şeyhülislâm yakınlarının getirilerek bazı kişilerin önlerinin tıkanması içten içe iktidar kavgalarına yol açar. Özellikle sadrazamın akrabalarından oluşan bir ekip kurmuş olması ve bunların önemli görevlere getirilmesi en çok tepki çeken konudur. Sonunda İran’daki gelişmelerin neticesinde Tebriz’in elden çıktığı, sadrazamın bunu gizlediği, Üsküdar’da toplanan, fakat bir türlü sefere çıkmayan ordu gibi bahanelerle Patrona Halil önderliğinde bir ayaklanma çıkar. Patrona Halil İsyanı olarak bilinen bu ayaklanma sırasında damadı İbrâhim Paşa’yı feda eden III. Ahmed, âsilerin isteği üzerine tahtı da yeğeni I. Mahmud’a terketmek zorunda kalır. Saltanatının ilk yıllarında âsilerin isteklerine boyun eğen yeni padişah onların lâle bahçelerini, köşkleri ve diğer eğlence yerlerini tahrip etmesine engel olamaz. Böylece bu dönemin zevk ve eğlenceye bakan yönü sona erdiyse de yenileşme ve Batı’ya açılım faaliyetleri devam eder. Selam ve muhabbetle…   Kaynak: www.youtube.com/@metinuygun713  
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2025 - Salı
Metin UYGUN

Lale Devri Yenileşme ve Gelenekten Kopuş

Lale devri, Osmanlı tarihinde 1718-1730 yılları arasında geçen zaman dilimidir.

Osmanlı tarihinde Lale Devri olarak isimlendirilen dönemin iki yönü vardır. Bu yönlerden birisi yenileşme faaliyetleri, diğeri ise lüks eğlenceler, şatafat, israf, lale yetiştiriciliğinde aşırılığa kaçan lale düşkünlüğü, lale modasıdır.

Bu yönlerden birisi, bu devirde bilim ve teknikte, ekonomide, edebiyat ve sanatta, diplomaside ve gündelik hayatta birçok yeniliğin hayata geçirildiği gelişmelerdir.

Bu devirde tahtta Sultan Üçüncü Ahmet oturuyordu. Sadrazamlık makamında da Nevşehirli Damat İbrahim Paşa vardı.

Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın uzun sadâret yıllarını içine alan ve 1730’da Patrona Halil İsyanı ile sona eren bu dönemde Batı ile siyasî, ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştirilmiştir.

Vezir-i Azam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa yenileşmeye taraftar bir devlet adamıdır. Onun sadaret döneminde Avrupa’ya yön döndürülmeye başlanır. Batının siyasi, ekonomik ve kültürel gelişmelerinden imkân nisbetinde istifade edilmeye çalışılır.

Paris’e, Viyana ve Moskova’ya gönderilen elçilerden sadece diplomatik ve ticarî antlaşmaları imzalamaları değil, Avrupa diplomasisi ve askerî gücü hakkında bilgi edinmeleri de istenir. Paris’e gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi, başta eğitim olmak üzere Fransa’dan çok etkilenir ve bunu İstanbul’a taşır. Bu arada Fransa’yla ticarî ilişkiler de gelişir.

Bu Dönemdeki En Önemli Gelişme Matbaanın Kurulmasıdır

Bu dönemde yenileşme adına meydana gelen en önemli gelişme, Mehmed Said Efendi ve İbrâhim Müteferrika’nın gayretleriyle kurulan matbaadır.

Lale devrindeki diğer önemli gelişmelerden bazıları da şunlardır: Bu dönemde çağdaş anlamda ilk yangın söndürme kurumu olan Tulumbacı Ocağı kurulmuş, boğaz güvenliği için Kız Kulesine fener konulmuştur. Tersane ıslah edilmiş ve ilk defa üç ambarlı gemilerin yapımına başlanmıştır.

Dönemin Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa sanat ve edebiyata ilgi duyan bir şahsiyet olup, ünlü şair, musîkişinas ve sanatkarları etrafında toplar. Osmanlı ülkesi dışına el yazması kitap çıkarılmasını yasaklar. Lale devrindeki en önemli gelişmelerden birisi de, resmi tercüme heyetinin kurulmasıdır. Bu heyet doğudan ve batıdan önemli eserleri Türkçeye çevirmeye başlar.

Topkapı Sarayı’nda, Yenicami’de ve Damad İbrâhim Paşa’nın Şehzadebaşı’ndaki külliyesi içinde kütüphaneler tesis edilir, saray kütüphanesinde dersler yapılır.  

Çiniciliği geliştirmek için Tekfur Sarayı’nda bir çini imalâthanesi kurulur, İznik ve Kütahya imalâthaneleri restore edilir, kiremit imalatına başlanır. Dokuma atölyesi açılır, esnaf denetlenmeye başlanır, iç ve dış ticaret geliştirilir.

Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris’ten ülkeye dönmesinden sonra İstanbul’da başta mimari olmak üzere hemen her alanda Fransız tesiri, süsleme sanatında ise barok ve rokoko tarzları kendini göstermeye başlar.

Tıp alanında da gelişmeler olur, imtihansız tabipler meslekten uzaklaştırılır, birçok eser kaleme alınır. Bazı hastalıklara, özellikle çiçek hastalığına karşı aşı yapılır.

Lale Devrindeki Mimari Faaliyetler

Boğaziçi ve Haliç kıyıları köşkler ve kasırlarla donatılır. Köşklerin en önemlisi İbrâhim Paşa’nın gayretiyle iki ayda tamamlanan ve bu dönemin sembollerinden birisi haline gelen Kâğıthane’deki Sâdâbâd Kasrıdır. Devlet adamları tarafından bu mekân kısa sürede şenlendirilir. Kâğıthane deresinin iki tarafı beyaz köşklerle donatılır. Ayrıca Üsküdar ve Kadıköy sahillerinde ve diğer bazı semtlerde de köşkler yapılır.

Bu dönemde yapılan çeşmelerden söz etmemiz lazım. Çeşmelerin en önemlisi Bâb-ı Hümâyun önündeki III. Ahmed Çeşmesi olup bu yapı daha sonra Azapkapı, Tophane ve Üsküdar meydanında yapılanlara örnek olmuştur. Bu arada şehrin temizliğine de özen gösterilir. Surlar tamir edilir, birçok köşesi güzel ve hoş bahçelerle süslenir.

Damad İbrâhim Paşa, III. Ahmed’e daima sükûnet ve neşeli bir ortam hazırlamaya gayret göstermiş bu istikamette yapılan eğlence ve şenliklerin sembolü de lâle olmuştur.

Lale Devrindeki Lüks Eğlenceler, İsraf ve Lale Yetiştiriciliği Modası

Sadece bahçelerin değil pencere pervazlarının da en gözde çiçeği olan lâlenin 839 türü yetiştirilir. Yeni türlerin üretimi için yarışmalar düzenlenir. Lâle soğanlarının fiyatı çok artınca idare fiyat artışlarını önlemek amacıyla Ekim 1722’de bir ferman çıkarmak ve lâle fiyatlarına narh koymak zorunda kalır. Çiçekçilik bu dönemde gelişerek bir meslek haline gelmiş ve bu alanda kitaplar yazılmıştır.

Şimdi de bu devrin ikinci yönü olan eğlence, israf ve lale yetiştiriciliğinin moda haline gelen gelişmelerine bakalım.

Sadrazam İbrahim Paşa’nın sadareti müddetince yaz geceleri lale eğlenceleri ve kışın helva sohbetleri ile vakit geçirilirdi. İstanbul halkının mühim bir kısmı da bu eğlenceleri taklit ederek kendilerine göre eğlence tertip ederlerdi. Padişah da kendi sarayındaki eğlencelerden başka, zaman zaman bu lale ve helva sohbetlerine katılırdı. Saraydaki eğlencelere ise sadrazam dışında devletin ileri gelen erkanı da davet edilirdi.

Özellikle yaz gecelerinin eğlenceleri çok gösterişli olur, lâlelerin altında kandiller ve yürüyen kaplumbağaların üzerinde mumlar yakılarak çırağan şenlikleri yapılırdı. Çok defa bu ziyafet ve eğlencelere elçiler de katılır, bunların bazısı yanlarında ressam da bulundururdu.

Geçmiş asırlara göre iyice dünyevîleşen eğlenceler geniş halk kitlelerince de benimsenmiş ve sık sık verilen ziyafetler sonunda nişan tâlimleri, at ve yüzme yarışları, güreş vb. etkinlikler yapılmıştır.

Lâle mevsimi sona erip kış soğukları başlayınca bir yandan Sultan Ahmed ile veziri her tarafı kapalı olan mekânları ısıtarak lâle ve karanfil yetiştirmeye çalışırken, öte yandan helva ziyafet ve sohbetleri devreye girer, yapılan şölenlere şairler, edipler ve mûsikişinaslar da davet edilirdi. Hânedan mensuplarının sünnet ve evlilik düğünleri günlerce, hatta haftalarca devam eden eğlencelere yol açardı.

Gelenekten Kopma, Bundan Duyulan Rahatsızlık ve Lale Devrinin Sonu

Başta padişah ve sadrazam olmak üzere devlet ricâlinin israfa varan eğlence düşkünlükleri bazı kesimleri rahatsız etmeye başlar. Sarayın ölçüsüz masrafları, geleneklerden kopma, sadrazam tarafından konulan aşırı vergiler başta ilim adamları olmak üzere halkın büyük çoğunluğunun hoşuna gitmez.

Askerî reformlardan endişe duyan yeniçeriler de bu gidişattan memnun olmayan halka destek verirler. Zira boş vakitlerinde ticaretle uğraşan yeniçeriler gibi küçük zanaatkârlar da son konulan vergilerden memnun değillerdir.

Bu hoşnutsuzluğa rağmen ayaklanma siyasî sebeplerden dolayı çıkar. Rusya’nın bir süredir Hazar sahillerine kadar uzanan bölgeyi işgal etmesi, bölge müslümanlarının Osmanlı padişahından yardım talepleri ve İran’da gelişen olaylar Osmanlı Devleti’nin dikkatini ister istemez doğuya çevirir. İran’da meydana gelen gelişmeler, Sultan Üçüncü Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya olan muhalefeti arttırır.

Önemli devlet makamlarına yapılan atamalarda torpil ve adam kayırmalarının yapılması, bu mevkilere sadrazam ve şeyhülislâm yakınlarının getirilerek bazı kişilerin önlerinin tıkanması içten içe iktidar kavgalarına yol açar. Özellikle sadrazamın akrabalarından oluşan bir ekip kurmuş olması ve bunların önemli görevlere getirilmesi en çok tepki çeken konudur.

Sonunda İran’daki gelişmelerin neticesinde Tebriz’in elden çıktığı, sadrazamın bunu gizlediği, Üsküdar’da toplanan, fakat bir türlü sefere çıkmayan ordu gibi bahanelerle Patrona Halil önderliğinde bir ayaklanma çıkar. Patrona Halil İsyanı olarak bilinen bu ayaklanma sırasında damadı İbrâhim Paşa’yı feda eden III. Ahmed, âsilerin isteği üzerine tahtı da yeğeni I. Mahmud’a terketmek zorunda kalır.

Saltanatının ilk yıllarında âsilerin isteklerine boyun eğen yeni padişah onların lâle bahçelerini, köşkleri ve diğer eğlence yerlerini tahrip etmesine engel olamaz. Böylece bu dönemin zevk ve eğlenceye bakan yönü sona erdiyse de yenileşme ve Batı’ya açılım faaliyetleri devam eder.

Selam ve muhabbetle…

 

Kaynak:

www.youtube.com/@metinuygun713

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.