Gazneli Sultan Mahmut, Hindistan Fatihi olarak ün kazanmış, adaletiyle, kahramanlığıyla ve İslam’a hizmetiyle tarihte haklı bir şöhretin sahibi olmuştur.
Gazneliler (962-1186) yılları arasında bugünkü Afganistan’da kuruldu. Önce Horasan, Harezm ve İran’ı hakimiyet sahası içine alarak Kuzey Hindistan toprakları üzerinde genişlemiş olan ilk Müslüman Türk devletlerinden birisidir. Bu Türk devletinin büyümesinde, tarihte iz bırakmasında rol oynayan hükümdarlardan birisi de Sultan Mahmut’tur.
Büyük Türk hükümdarı Sultan Mahmud özellikle Hindistan’a yaptığı on yedi seferle İslam dininin bu kıtada yayılmasında büyük çaba göstermiş ve bu sebeple bütün İslam dünyasında “Kafirlerin Çekici” olarak şöhret kazanmıştır. Sultan Maahmud ölümünden sonra da şöhretini kaybetmemiş, Türk ve İran edebiyatında da siyasi kudretinin yanı sıra adalet ve insafıyla anılan bir hükümdar olarak yer almıştır.
Sultan Mahmud’un Kısa Biyografisi Ve Gazneli Tahtına Çıkışı
Sultan Mahmud 2 Kasım 971 tarihinde Buhara’da doğdu. Gazneli hükümdarı Sebük Tegin’in oğludur. Annesi Doğu Afganistan’daki Zabulistan bölgesinden asil bir ailenin kızı idi. Bu yüzden kendisine Mahmud-i Zabuli de denir. Küçük yaştan itibaren gerekli dini eğitimi aldı ve Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Siyasi eğitimi de ihmal edilmedi. İyi bir devlet adamı olarak yetiştirildi.
Daha gençlik yıllarının başında devlet işlerinde görev almaya başladı. Gençlik döneminde babasıyla birlikte katıldığı savaşlarda cesaret ve zekâsıyla kendini gösterdi.
Sebük Tegin 997 yılında öldüğü zaman Mahmut Horasan ordusu kumandanı, kardeşi Nasr Büst Valisi, diğer kardeşi İsmail ise Gazne ve Belh hakimiydi.
Sebük Tegin İsmail’in tahta geçmesini vasiyet etmişti. Bu vasiyet yerine getirilerek İsmail hükümdar ilan edildi. Bu sırada Nişabur’da bulunan Mahmut, kardeşi İsmail’in hükümdarlığını tanımadı. Kerdeşi Nasr ve amcası Buğracuk’u kendi tarafına çekti. İki kardeşin orduları 998 tarihinde karşılaştı. Mahmut kardeşi İsmail’i yenerek Gazneliler tahtına çıktı.
Hindistan Seferleri Ve Sebepleri
Sultan Mahmut daha önce babasıyla Hindistan’a gitmiş, bu ülkenin zenginliklerini görmüştü. Onun Hindistan seferlerinin sebepleri üzerinde duran tarihçiler bu seferlerin sebeplerinden birisi olarak Hindistan’ın zenginliği olduğunu kabul etmektedirler.
İkinci ve en önemli sebep ise, bu ülkede İslam dinini yaymaktı.
Ayrıca boş ve hareketsiz büyük bir orduyu, çıkarabileceği isyan ve kargaşadan uzak tutmanın yollarından birisi de gaza, din uğruna savaştı. Bu sebeple kalabalık Gazneliler ordusunu hareket halinde tutmak ve gaza yapmak da Hint seferlerinin sebeplerinden birisi olarak görülür.
Halk ve gönüllüler de ganimet getirmesinden dolayı bu seferleri destekliyorlardı.
Hindistan’a on yedi sefer yapan Sultan Mahmut, bu seferler sonunda önce maddi bakımdan büyük kazançlar elde etti. Gazneli Devleti bu seferlerden sonra öteki İslam devletleriyle ölçülemeyecek derecede zenginleşti. Ayrıca bu seferler Hint ülkesinde yüzyıllarca devam edecek olan Türk hakimiyetinin temellerini oluşturdu.
Sultan Mahmud mezhep olarak Sünni idi. Hadis bilir, huzurunda Hanefi ve Şafii mezhebine mensup olan fıkıhçılar arasında düzenlediği ilmi tartışmaları dikkatle dinler ve onlara sorular sorardı.
Hindistan’daki putperestlerle olduğu kadar İslam ülkelerinde dini yönden kargaşalık çıkaran Rafızi ve Batıni gruplarla da mücadele etmiştir.
Hayatının büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçiren Sultan Mahmud, özellikle Hindistan’a yaptığı seferlerden sonra çok yoruldu ve hasta düştü. Doktorların dinlenmesi gerektiği yönündeki tavsiyelerini dinlemedi. Dinlenmesi ve tedavi olması gerektiği yerde hareketli hayatına devam etti. Bu yüzden sağlığı daha da bozuldu. 1030 tarihinde 59 yaşında iken vefat etti.
Sultan Mahmut’un Şahsiyeti
Türk İslam dünyasının müstesna devlet adamlarından birisi olan Sultan Mahmut öldüğü zaman Gazneli Devleti, batıda Azerbaycan sınırlarından, doğuda Hindistan ve Yukarı Ganj vadisine, Orta Asya’da Harezm’den Hint Okyanus’u sahillerine kadar geniş bir sahaya sahipti.
Hindistan’a yaptığı seferler sebebiyle gazi lakabıyla anıldı.
Sultan Mahmud, Allah’dan korkan, zeki, cesur, uzak görüşlü, tedbirli ve adaletli bir hükümdardı. Bu özellikleriyle ilgili olarak birçok hikaye tarih kitaplarında geçmektedir. Bunlardan birisi de Nizam’ül Mülk’ün siyasetnamesinde geçen bir hikayedir. Bu hikayede geçtiği üzere oğlunu bile yargılamaktan çekinmemiştir.
Oğlunu Bile Yargılamaktan Çekinmeyecek Derecede Adalet Sahibiydi
Anlatıldığına göre bir tüccar, Sultan Mahmud’un zulme uğrayanlara adalet dağıttığı yere gelerek Sultan’ın oğlu Mesud’u Sultana şu sözlerle şikayet etti; “Ey Efendimiz! Ben bir tüccar adamım. Bir süreden beri burada kaldım. Kendi şehrime dönmek istediğim halde dönemiyorum. Çünkü senin oğlun Mesut benden 60 bin dinarlık eşya ve kumaş satın aldı. Bu eşyanın parasını bana ödemiyor. Emir Mesud’u benimle birlikte Kadı’ya göndermenizi istiyorum” dedi.
Sultan Mahmut bu sözden dolayı kızdı ve üzüldü. Bunun üzerine oğlu Mesud’a sert bir haber gönderdi. Bu haberde “Tüccarın hakkını derhal ulaştırmanı istiyorum. Eğer bir sebep göstereceksen çabuk kalk, kendisiyle birlikte Karar Meclisi’nde hazır ol. Şeriatın gerektirdiğini yerine getirsinler” dedi. Tüccar Kadı Sarayı’na gitti. Elçi de Mesud’un yanına gelerek babasının emrini iletti.
Mesut aciz kaldı. Hazinedarına ne kadar nakit ve altını olduğunu sordu. Hazinedarı “yirmi bin dinardan fazla parası olmadığını söyledi. Mesut o parayı tüccara vermelerini, geri kalan kırk bin dinar için de tüccardan üç gün süre istemelerini söyledi.
Mesut elçiye, Sultan’ın huzuruna giderek yirmi bin dinarı hemen nakit olarak ödediğini, geri kalan kırk bin dinar için de tüccardan üç gün süre istediğini Sultana arzetmesini istedi. “Sultan’ın emirlerini bekliyorum” diyerek elçiyi Sultan Mahmud’a gönderdi.
Sultan Mahmud gelen elçiye, Mesud’un ya hemen Yargı Meclisinde hazır olmasını veya geri kalan kırk bin dinarı tüccara hemen ödemesini bildirdi. Oğlu Mesut’a, bu parayı tüccara tamamıyla ödemediği ve kendisinin de tüccarın ağzından “Mesut bana hakkımı ödedi” sözünü işitmediği sürece “Mesut benim yüzümü bir daha göremez” diye haber gönderdi.
Bu durum karşısında oğlu Mesut çaresiz kaldı. Her tarafa adamlar göndererek herkesten borç para istedi. Gün bitmeden altmış bin dinarı tüccara ulaştırdı. Mesut ve tüccar meselenin halledildiğini söylemek için Sultan Mahmud’un huzuruna çıktılar. Ancak o zaman Sultan Mahmud oğlu Mesud’dan razı oldu.
Bu haber duyulup her tarafa yayılınca tüccarlar diğer ülkelerden, Kıtay’dan, Çin’den, Mısır ve başka ülkelerden Gazne’ye akın ettiler. Dünya’da ne kadar değerli ticaret malı varsa Gazne’ye getirmeye başladılar.
Sultan Mahmut adam öldürmekten çekinmiş, esir aldığı birçok hükümdarı hapsetmekle yetinmiştir.
İlim ve Edebiyat Adamlarını Himaye Ederdi
O yüksek bir edebiyat terbiyesine sahipti. Bu sebeple sarayında devrin en büyük kabiliyetlerini toplamaya çalışmış, şairlere hürmet ve sevgi göstermişti.
Bu şairler arasında meşhur Şehname yazarı Firdevsi de vardır. Bu da Gazneliler döneminde edebiyata verilen önemi göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Sadece edebiyatçılar değil, diğer ilim adamları ve tarihçiler de Sultan Mahmud’dan himaye görmüşler, onun hizmetinde bulunmuşlardır.
Sultan Mahmud ayrıca dünyaca ünlü ilim adamı Türk asıllı Biruni’yi, Harezm’i işgal ettiği zaman Gazne’ye getirmişti. Biruni Hindistan’a yapılan Gazneli seferlerine katılma imkanı buldu. Onun Hindistan’daki temasları, öteki inanç ve adetler hakkındaki sınırsız merakıyla “Tahkik mali’l Hind” gibi büyük bir eser meydana getirmesine zemin hazırlamıştır.
Sultan Mahmud, kendi devrinde Gazne’yi bir kültür merkezi haline getirmiştir. Gazne’de mimarlıkla ilgili olarak da faaliyetlerde bulunmuştur. Medreseler yaptırmış, kütüphaneler kurmuş, saraylar ve camiler inşa ettirmiştir. Halkın menfaati için de çarşı, köprü ve su yolu ve kemerleri yaptırmıştır. Nitekim bu yapılardan biri olan Gazne’nin kuzeyindeki Bend-i Mahmudi bugüne kadar varlığını sürdürmüş ve kullanılagelmiştir.
Gazne’de gelişen Türk sanatı bir taraftan Selçuklu sanatına, diğer taraftan Hindistan’daki Türk-İslam sanatına temel olmuştur.
Büyük Türk Hükümdarı Sultan Mahmut zamanı Gazneliler Devleti’nin her bakımdan en parlak devri olmuş, ölümünden kısa bir müddet sonra bu devlet, onun gibi kudretli bir hükümdar gelmediği için çökmeye yüz tutmuştur. Gazneli Devleti’nin kudret ve kuvveti diğer bir Türk devleti olan Selçuklulara geçmiştir.
Selam ve muhabbetle…
Kaynak: Prof. Dr. Erdoğan MERÇİL, Gazneli Mahmud, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1987.