Katip Çelebi ilim ve fikir tarihimizin en önemli şahsiyetlerindendir. 17. Yüzyıl Türk ilim dünyasının müspet ve hür düşünceyi temsil eden en kuvvetli isimlerindendir.
İlme verdiği önemden dolayı eline geçen mirasların büyük bir kısmını kitaplara vermiştir.
Tarih, coğrafya, biyografi, bibliyografi, otobiyografi, ahlak, tasavvuf, terbiye, şeriat tefekkür, içtimaiyat, tıp, etnoloji gibi birçok alanda yazılar yazmış, eserler meydana getirmiştir. Ansiklopedist bir ilim adamı hüviyetiyle çalışmış, bu özelliği kendisine dünya çapında takdir kazandırmıştır.
Katip Çelebi’nin Hayatı
Katip Çelebinin asıl ismi Mustafa’dır. Babasının ismi Abdullah’tır. 1609 yılında İstanbul’da doğar. Babası Enderun’a dahil olup saray hizmetindedir. Dindar birisidir. Katip Çelebi’yi hususi ve değerli hocalarda okutur.
Katip Çelebi ordu katipliğinde bulunduğu için, ilim adamları ve halk arasında Katip Çelebi diye tanınmıştır. Hacca gittiği ve baş muhasebeci ikinci halifesi olduğu için Hacı Halife ismiyle meşhur olmuştur.
Babası dindar bir kimse olduğu için Katip çelebi’yi daha beş altı yaşlarında ilme teşvik eder.
On dört yaşında Anadolu Muhasebesi kalemine katip olur. 1624 yılında babasıyla birlikte Tercan, bir sene sonra da Bağdat seferine çıkar. Dönüşte Musul’a geldiklerinde babası bir ay sonra vefat eder.
Bir süre Diyarbakır’da kalır. Erzurum ve Bağdat kuşatmalarında bulunur. Kuşatma ve seferlerden İstanbul’a döner ve Kadızade’nin derslerine devam eder. Halep Seferinde Hacca gitme fırsatı bulur. 1635 senesinde Sultan Dördüncü Murat ile beraber Revan Seferine katılır. 10 yıl çeşitli savaşlara katıldıktan sonra dönüşte kendisini tamamen ilme verir.
İlme verdiği önemden dolayı eline geçen biri küçük diğeri büyük iki mirasın büyük bir kısmını kitaplara verir. Bir taraftan tanınmış ilim adamlarından ders alır, diğer taraftan kendisi de birçok öğrenciye ders verir.
1645 yılında Girit Seferi münasebetiyle haritaların nasıl yapıldığını inceler. Bu konuyla ilgili yazılan eserlerde çizilen haritaları görür. Üç yıl kadar memuriyetten ayrılarak çeşitli konularda dersler verir. Bu dönemde rahatsızlanır. Bu sebeple tıp kitaplarına ilgi duyar. Hastalığının çarelerini araştırmaya başlar.
Üç yıllık bir aradan sonra tekrar memuriyete döner. Dönemin Şeyhülislamı Abdurrahim Efendi’nin en yakın arkadaşlarından olur. Eserlerinin çoğunu bu yıllarda yazar.
1657 yılında vefat eder.
Çalışkan Bir İlim Adamıdır
Katip Çelebi çalışkan bir ilim adamıdır. Arapça, farsça ve Latince bilir. Osmanlı Devleti’nde batı ilmiyle en fazla ilgilenen, batı ilminin doğu ilmiyle mukayesesini ve sentezini yapan ilk Türk ilim adamlarındandır.
Yazdığı yirmiden fazla eserinde sadece Türk dünyasına değil bütün dünyaya seslenmiştir. Çalışmalarının derinliği ve genişliği nedeniyle dönemin en mühim ilim adamları arasında sayılır.
Katip Çelebi Türkiye’de olduğu kadar batıda da büyük bir değer bulmuş kendisinden ve eserlerinden hayranlık derecesinde söz edilmiştir. Osmanlı Tarihi çalışmalarıyla ünlü Alman tarihçi ve dilci Franz Babinger Çelebi’yi Osmanlı Suyutisi olarak vasıflandırmıştır.
Tarih, coğrafya, biyografi, bibliyografi, otobiyografi, ahlak, tasavvuf, terbiye, şeriat tefekkür, içtimaiyat, tıp, etnoloji gibi birçok alanda yazılar yazmış, eserler meydana getirmiştir. Ansiklopedist bir ilim adamı hüviyetiyle çalışmış, bu özelliği kendisine dünya çapında takdir kazandırmıştır.
Katip Çelebi Türk düşünce tarihinde de bir mütefekkir olarak önemli bir yere sahiptir. Devrinin dini içtimai konuları üzerinde derin ve tarafsız bir şekilde düşüncelerini dile getirir.
Katip Çelebi manevi ilimler yanında müsbet ilimlere de değer verilmesi gerektiğine inanır.
Cihannüma İsimli Eseri
Katip Çelebiye dünya çapında şöhret kazandıran eserlerinin başında coğrafya alanında yazdığı Cihannüma gelir.
Çelebi bu eserini eski İslam coğrafyacılarından, 16. Asır Türk coğrafi eserlerinden, Mehmet Aşık’ın Menazirü’l Avalim adlı eserinden ve en önemlisi de Avrupa kaynaklarından faydalanarak yazmıştır.
Bu önemli eserini o devir için dikkate değer haritalarla değerlendirir.
Bu eseri ünlü Rus Şarkiyatçısı Prof. Barthold, “Bu eser Avrupa’nın Coğrafya’ya ait bilgileriyle Müslümanların bilgilerini bir araya getirmek hususunda ilk tecrübedir. Avrupa Coğrafya edebiyatında o zamana kadar bu türlü bir tecrübe henüz yapılmamıştı” sözleriyle değerlendirir.
Katip Çelebi kitabında, altı kıta hakkında genel bilgiler verir. Amerika’nın keşfinden önemle bahseder. Dünyanın yuvarlaklığı üzerinde durarak gece ile gündüzün eşit olmadığı yerlerde oruç vakitlerinin nasıl belirleneceği gibi meseleler üzerindeki görüşlerini açıklar.
Keşfi-z Zünun İsimli Eseri
Katip Çelebi’nin ünlü eserlerinden birisi de, her türlü ilim ve edebiyat şubelerindeki derin bilgisini ve ilim anlayışını yansıtan büyük kitabı Keşfi-z Zünun an Esamiil Kütübi ve’l Fünun isimli Arapça eseridir. Bu eser büyük bir bibliyografya kitabıdır. Bu kitap ile yalnız Osmanlı Türk aleminin değil 17. Asır dünya ilminin yegane büyük bibliyografya alimi olduğunu meydana koyar.
Keşfiz Zünun’da önce ilmin bir tarifi yapılmış, ilmin bölümleri ve İslam alimleri hakkında bilgiler verilmiştir.
Çelebi, üç yüz civarındaki çeşitli ilimleri, mevzuları, maksatları ve kaynaklarıyla birlikte tanıtmış, bütün ilim bölümleri üzerinde yazılmış 14.500 kitabı elif Ba sırasıyla tanıtmak gibi çok büyük bir hizmet görmüştür.
Keşfiz Zünun vasıtasıyla tanıtılan eserler içinde ilim aleminin henüz nüshasına tesadüf etmediği yazmalar bulunur. Çelebi’nin gördüğü kitaplara dair verdiği bilgilerin önemli bir kısmı da hala tazeliğini ve değerini koruyan eserlerdir.
Keşfiz Zünun Avrupa ilmine G. Flügel tarafından tanıtılmış ve kısa zamanda Batı ilminin hayranlığını kazanmıştır. Bu kitabın Arapça metni ve Latince çevirisiyle birlikte Leibzig ve Londra da bastırılmış, daha sonra da Almanca ve İngilizceye çevrilmiştir.
Kaynaklar:
1- Orhan Şaik Gökyay, Katip Çelebi, Kültür Ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
2- Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi,
3- metinuygun@youtube.com