Theodor Herzl, modern siyasi Siyonizmin babası olarak kabul edilmektedir. Hukukçu olmasına rağmen kendisini gazetecilik mesleğine yatkın olarak gördüğünden dolayı hayatında bu mesleği icra etmiştir. Gazeteciliğin yanında siyasi bir aktivisttir.
Siyonizm teorisinin kurucusu ve teşkilatlandırıcısıdır. Yahudilerin Filistin’de bir devlet kurmaları için Filistin’e göç etmelerini teşvik etmiştir. Yahudilerin Filistin’e göç ederek yerleşmeleri konusunu kendisine dava edinmiş ve hayatını bu davaya adamıştır.
Bu davayla ilgili olarak Sultan İkinci Abdülhamit Han’la da yolu kesişmiş, Osmanlı borçlarının tasfiyesi ve Osmanlı maliyesinin düzeltilmesi karşılığında Osmanlı Sultanından Filistin’i istemiş, Sultan Abdülhamit Han bu isteği kesin ve net bir şekilde geri çevirmiştir.
İsrail Devleti Bağımsızlık Bildirgesinde Theodor Herzl
Herzl, İsrail’in kurulmasından önce ölmesine rağmen Yahudiler kendisinden Devlet Vizyoneri olarak bahsederler. İsrail Bağımsızlık Bildirgesi’nde Herzl’dan özellikle bahsedilmektedir. Resmi olarak “Yahudi Devletinin manevi babası”, sözleriyle anılmaktadır.
Theodor Herzl, 1860 yılında Budapeşte’de orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Geleneksel bir orta öğretim eğitimi aldı. Daha sonra Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. 1884 yılında doktorasını alarak Viyana barosuna yazıldı ve bir süre avukatlık yaptı. Avukatlık mesleğinden tatmin olmadı. Siyasi konulara yatkın olduğunu görerek gazeteciliğe başladı.
Herzl’e göre Yahudilerin içinde yaşadıkları bütün milletler ya gizli bir şekilde ya da açıkça Yahudi düşmanıydılar. Herzl bu düşmanlığın nedenlerini Yahudilerin yaşadıkları toplumlar tarafından yüzyıllar boyunca baskı altında tutulmaları sebebiyle milli gururlarını kaybetmiş olmalarına bağlıyordu. Yahudileri yerli halkın gözünde onurlu vatandaşlar yapabilmenin yollarını aramaya başladı.
Herzl, Yahudi Sorununun, “Uluslararası” bir sorun olduğunu düşünüyordu
Bu konudaki düşüncelerini 1895 yılında yayınladığı Yahudi Devleti isimli kitabında topladı. Kitap, Yahudi halkının Avrupa’yı terk ederek tarihi vatanları Filistin’e dönmeleri gerektiğini savunuyordu. Yahudilerin bir milliyeti vardı. Eksik olan tek şey kendilerine ait bir ulus ve devletti. Herzl’a göre Antisemitizm yalnızca bir Yahudi devleti aracılığıyla önlenebilirdi. Yahudiler bu devlet vasıtasıyla kültürlerini özgürce ifade edebilir ve dinlerini hiçbir engel olmadan yaşayabilirlerdi. Onun bu fikirleri Yahudi dünyasında hızlı bir şekilde yayıldı ve uluslar arası bir ilgi gördü.
Herzl, Yahudi Sorununun, “Uluslararası” bir sorun olduğunu düşünüyordu. Çözüm olarak konunun uluslar arası düzeyde gündeme getirilmesinde, devletlerin dikkatlerini bu konuya çekerek bu sorun üzerinde toplanmasında ve uluslar arası forumlarda tartışılmasında olduğuna inanıyordu. Büyük devletlerin Yahudi sorununa eğilmeleri için bu sorunu ortaya koyacak ve savunacak bir teşkilat gerekliydi.
Kitabında ortaya koyduğu plana göre iki cemiyetin kurulması tasarlanıyordu. Birinci Siyasi teşkilat Yahudi Cemiyeti ismini alacaktı. Bu cemiyet, Avrupa hükümetleriyle temasa geçerek Siyonistlere Filistin’de devlet kurma hakkının tanınabilmesi için diplomatik faaliyet yürütecekti.
Kurulması planlanan ikinci teşkilat ise Musevilerin Filistin’e göçlerini, orada yerleşmelerini ve gelişmelerini sağlayacak ticari bir şirketti. Bu şirketin sermayesi imkan verdiği sürece, göçmenlerin terk ettikleri ülkelerdeki özvarlıklarını alacak ve karşılığında aynı göçmenlere Filistin’de toprak ve konut satacaktı.
Bu aşamada Herzl, padişahın kendilerine engel olmayacağını düşünüyor ve Osmanlı Sultanına hitaben, “Eğer Sayın Majesteleri bize Filistin’i verirse, biz de karşılık olarak Türkiye’nin maliyesini düzenleriz” diyordu.
Birinci Siyonist Kongresi
27 Ağustos 1897 tarihinde İsviçre’nin Basel şehrinde üç gün sürecek olan Birinci Siyonist Kongresini topladı.
Tartışmalar sonunda kararlaştırılan Basel Programında Kongrede varılan kararların resmi çerçevesi özet olarak şu şekilde çizildi.
“Siyonizm, Yahudi halkı için Filistin’de kamu hukukunun güvencesi altında bir yurt kurulmasını amaçlamaktadır. Bunun için Kongrede Filistin’de Yahudi çiftçi, esnaf ve tüccarının yerleştirilmesine, Musevilerin örgütlenmesine Yahudi milli duygularının ve bilincinin kuvvetlendirilmesine, siyonizmin amacına erişebilme yolunda ilgili hükümetlerin onayını almak için hazırlık çalışmalarına girişilmesine karar verilmiştir.
Kongre bittikten sonra Herzl, hatıra defterine şunları yazdı:
“Basel’de bugün Yahudi Devleti’ni kurdum. Eğer bugün bunu açıklarsam herkes beni alaya alır. Oysa belki beş fakat hiç şüphesiz elli yıl içinde herkes bu gerçeği görecektir. Yahudi Devleti’nin varlığı manevi temellere oturtulmuştur. Bu devlet Yahudi halkının bu konudaki istek ve azmi ile kurulmuştur.”
Bütün bunlara rağmen Herzl’in Kongre’yi topladığı sırada Türklerle Filistin’de bir Yahudi devleti kurma planı çerçevesinde pazarlığa oturmanın imkansız olduğunu kavradığı belirtilir.
Osmanlı Devleti Herzl’in faaliyetlerini takip ediyordu
Osmanlı Devleti Herzl’in faaliyetlerini takip ediyordu. Berlin’deki Osmanlı sefiri Basel’e bir memur göndererek Kongre’nin oturumlarını izletti. Ahmet Tevfik Paşa, Babıali’ye gönderdiği bir raporda, “Yahudilerin Filistin’de büyük bir devlet kurmayı düşündüklerini” yazarak Filistin’e yerleşen Siyonistlerin genişleme ve yayılma siyaseti güdecekleri konusunda Hariciye Nezareti’nin dikkatini çeker. Kongre’deki Yahudi konuşmacıların sözlerinde temkinli olduklarını, Yahudi toplumunun hayati sorunlarından söz ederek ana amaçlarını gizlediklerini kaydeder.
Sultan İkinci Abdülhamit ve Theodor Herzl
Theododr Herzl, Sultan İkinci Abdülhamit’i davasına ikna edebilmek için 1896 ile 1902 yılları arasında birkaç defa İstanbul’a gelmiş, bu ziyaretlerinden birisinde Sultan Abdülhamit’le iki saate yakın bir süre görüşme imkanı bulmuştur.
Herz’ın İstanbul’a ilk gelişi Haziran 1896 yılındadır. Viyana’da Sultan Abdülhamit’le yakın dostluğunun bulunduğunu öğrendiği Polonyalı bir soylu Nevlinski’yle tanışır. Nevlinski’ye Siyonizmden bahsederek onu davasına ikna eder. Ondan Osmanlılarla arasında arabuluculuk yapmasını ister. Beraberce İstanbul’a gelirler. Nevlinski Siyonistler adına Padişahla görüşür. Bu görüşmede Herzl’ın, Filistin karşılığında yirmi milyon Sterlin vaat ettiğini söyler. Polonyalı soyluya göre Osmanlı’nın selameti bu yardıma bağlıdır. Çünkü Musevilerin büyük maddi güçleriyle düzenli bir şekilde yardımı olmazsa maliye işlerini düzeltmek mümkün değildir.
Polonyalı Nevlinski Sultan Abdülhamit’le görüşürken Herzl’da Sadrazam Halil Rıfat Paşa’ya projelerini anlatır.
Sultan Abdülhamit: “Ben bir karış dahi olsa toprak satmam”
Padişah, Nevlinski’ye Herzl’a iletmesi için şunları söyler:
“Eğer Bay Herzl senin benim arkadaşın olduğu gibi arkadaşın ise, ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla elde etmişlerdir. Ben onun hiçbir parçasını vermem.”
Herzl, daha sonraki gelişlerinde Padişahla da yüz yüze görüşme imkanı bulur. Bu görüşmelerde dönemin meseleleri üzerinde müzakereler yapılır. Bütün bu müzakere ve görüşmelerden olumlu bir netice çıkmaz. Bunun sebebi Herzl’ın, Osmanlı borçları meselesiyle Yahudilerin Filistin’e yerleşme meselesini bir tutmasıdır. Oysa Osmanlılar bu iki konuyu birbirinden ayrı iki mesele olarak görüyorlardı. Sultan Abdülhamit Herzl’ı Siyonistlerin bir lideri olarak değil, Osmanlı borçlarının tasfiyesini üzerine alacak Musevi banka ve bankerlerle gerekli teması sağlayacak bir arabulucu kimliğinde huzuruna kabul etmişti.
Herzl ise, siyasi bazı taleplerde bulunmuştu. İkinci Abdülhamit Yahudi göçmenlerin devletin tespit ettiği bölgelere yerleştirilmelerine karşı değildi. Fakat devlet kurmak amacıyla Siyonistlerin Filistin’de iskan edilmelerine izin vermedi.
Siyonsitler Sultan Abdülhamit’le anlaşamayacaklarını anladılar. Bunun üzerine İngiltere Siyonistlere Doğu Afrika sömürgelerinden Uganda’yı teklif etti. Bu teklif Herzl ve Siyonistler arasında tartışıldı. Yoğun tartışmalardan sonra Uganda teklifi kabul edilmedi.
Herzl’ın Yahudilerin Filistin’e yerleşerek orada devlet kurma davasında verdiği mücadele özet olarak bu şekildedir.
Teodor Herzl, 3 Temmuz 1904’te kalp rahatsızlığından öldü. Cenaze ilk olarak Viyana Mezarlığı’na gömüldü. Cenazenin kalıntıları 1949 yılında İsrail’e getirilerek kendi adını taşıyan Herzl Dağı’na gömüldü.
Theodor Herzl Bugün Filistin’de yaşananların tarihteki baş sorumlularından birisidir. Bu yazımızda kısaca onun Siyonist faaliyetlerinden bahsetmeye çalıştık.
Selam ve muhabbetle…
Kaynak:
http://www.youtube.com/@metinuygun713