Ali Fuad Başgil hocanın gençlere hayat yolunda başarılı olmaları yönünde yaptığı tavsiyelere bu yazıda da devam ediyoruz.
Hocanın gençlere yaptığı tavsiyelerden birisi de, gençlerin hayatlarında zor bir karar alma durumuyla karşı karşıya kaldıklarında, fikrine müracaat edilecek kişiyi, bu yönde yardımına ihtiyaç duydukları kimseyi iyi seçmeleridir. Hoca bu tavsiyesini, “Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüde ve karasızlığa düşüp de bir ışık aradığın zaman, fikrini ve görüşünü soracağın kimseyi iyi seç. Düşün ki, isabetsiz bir fikirden hareket ederek verdiğin karardan bütün ömür boyunca pişmanlık duyman mümkündür. Fakat isabetli bir fikirden aldığın ışık da bütün ömrünce yolunu aydınlatır” sözleriyle dile getirir ve bu tavsiyesiyle ilgili olarak kendi başından geçen bir hatırayı nakleder.
Ben de burada bu hatıraya yer vermek istiyorum. Hatıra, bu tavsiyenin somut bir şekilde yaşanmış şeklidir. Hatırada fikri yönden yardım alınacak kişinin isabetli seçildiğinde insanı hayat boyu mutlu eden bir neticeye ulaşılmıştır. Bu yüzden bu hatırayı nakletmek istedim.
Ali Fuat Başgil hoca Birinci Dünya Savaşına katılmış, Kafkaslarda dört buçuk sene cepheden cepheye koşmuş, bu felaketli harbin bütün zorluklarını yaşamıştır. Hoca savaş bittikten sonra İstanbul’da terhis olur. Terhis olduktan sonraki ilk haftalarda müthiş bir avarelik ve kararsızlık içinde kalır. Bu kararsızlığının sebebi ne yapacağıyla ilgilidir. Ne yapması ve hayatta nasıl bir yol tutması gerektiği konusunda karar verme zorluğu içindedir. Ya yarım kalan eğitim hayatına devam edecek, ya da birçok arkadaşı gibi iş hayatına atılacaktır. Bu karar verememe durumu içini kemirir, bu tereddüt halini yenemez bir türlü. Görüp konuştuğu kimseler de, kendisini hep eğitim hayatından soğutucu, eğitim hayatından uzaklaştırıcı, bir iş tutması ve iş hayatına atılması yönünde teşvik edici fikirler verirler.
Bir ara Sirkeci kahvehanelerinden birinde, genç bir tüccar hemşehrisine rastlar. Hemşehrisi olan tüccar İstanbul’a mal almaya gelmiş. Ali Fuat Başgil’e, ne yapacağını, nasıl bir yol tutacağını sorar. Hoca da kararsız kaldığını, fakat gönlünün eğitim hayatına devam etmekten yana olduğunu söyler. Hemşehrisi olan genç tüccar hocaya, “şaşarım aklına, okuyup da kütüphane faresi olacağına, benim gibi iş yap da para kazan” der. Daha sonra hırsının kurbanı olup genç yaşında hayata veda eden bu genç tüccar hemşehrisinin sözleri zaten kararsızlık içinde bocalayan Ali Fuat Başgil’i büsbütün alt üst eder. Şaşkına döner hoca.
Daha sonra bilgisine ve şahsiyetine çok güvendiği, kendisine derin bir saygı ve hürmet beslediği Şevketi Efendi isminde eski müderrislerden tanıdığı bir zat vardır. Bu zatı ziyaret etmeye ve fikrini öğrenmeye karar verir. Kendisini Çarşıkapı’daki evinde ziyaret eder. Hal hatır sorma ve sohbetten sonra, Şevketi Efendi, Ali Fuat Başgil’e ne yapacağını sorar. Başgil’de kendisine kararsızlığını anlatır. Şevketi Efendi, “Tereddüdü bırak ve eğitim hayatına devam et. İnsan ihtiyarlığına kadar ömrünün her çağında iş hayatına atılabilir ve az çok başarılı olur. Fakat okuyup öğrenmenin belirli bir zamanı, çağı vardır. Sen bugün bu çağdasın. Bu çağı geçirirsen ona bir daha dönemezsin ve kabiliyetini kaybetmiş olursun. Okuyup öğren de, sonra istersen yine tüccar ol. Bunda bir zararın olmaz” der.
Ali Fuat Başgil hoca hikmet dolu bu sözler üzerine kararını verir ve “pişman olmadım” der. Hatta Şevketi Efendi’nin bu sözleri, bu güzel nasihatı, yalnız Ali Fuat Başgil hocanın değil, kendisi gibi tereddüt içinde bocalayan başka bir arkadaşına da ışık tutar. Başgil, kendisinden biraz sonra terhis olup İstanbul’a gelen Kemal Galip Bakır isimli arkadaşıyla buluşur. Bu arkadaşı da, iş hayatı mı, eğitim hayatı mı tereddütleri içinde şaşkın bir durumdadır. Kararsızlık içinde bocalamaktadır. Başgil, arkadaşına Şevketi Hocayla geçen konuşmayı anlatır, onun nasihatını söyler ve kendi kararını açıklar. Arkadaşı da bu nasihat karşısında kararsızlıktan kurtulur ve eğitim hayatına döner. Kemal Galip Bakır, o dönem Türkiye’nin kendisiyle övüneceği yüksek bir hukuk adamı olur ve Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi İdare Hukuku Profesörü olur. Aynı zamanda Devlet Şurası Başkanının sözcülüğünü yapar.
Başgil, Şevketi hocayı, “Allah Şevketi Efendi merhumu nur içinde yatırsın” duasıyla hayırla anar.
Başgil Hocanın nasihatları bu şekildedir. Nasihatlarında, tavsiyelerinde ahlaki unsurlar var. Disiplinli ve metotlu bir şekilde çalışmanın yolları var. Biz de kendisini hayırla yad ediyoruz. Kendisine Cenab-ı Allah’dan rahmet diliyoruz.
Selam ve Muhabbetle…
Kaynak: Ali Fuad Başgil, Gençlerle Başbaşa.
Youtube kanalımın linki.