Enderun, Osmanlı Devleti’nde 15. yüzyıl ortalarından itibaren medrese dışındaki en önemli resmî eğitim kurumudur. 1839 Tanzimat inkılabına kadar İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda talim ve terbiye faaliyetlerine devam etmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun en yüksek dereceli öğrenim müesseselerinden biridir. Teşkilat bakımından benzeri olmayan orijinal bir yapıya sahiptir.
Bu okulda daha ziyade mülki ve askeri idareciler yetiştirilirdi. Kuruluş gayesi de, Osmanlı merkez ve taşra bürokrasisine gerekli olan insan gücü ve kaynağını yetiştirmekti. Bu özelliğiyle resmi Osmanlı ideolojisinin ve zihniyetinin öğretilip geliştirildiği bir müessese olan Enderun, idari ve siyasi hedeflerin tayininde, devletin ana kurumlarının işleyişinde önemli bir yere sahiptir.
Enderun’un Sultan İkinci Murat döneminde Edirne Sarayı’nda kurulduğu, ancak gerçek teşkilatına Fatih Sultan Mehmet döneminde kavuştuğu kabul edilmektedir.
Enderun’daki Eğitinin Temel Hedefi
Bu müessesenin kurulmasındaki asıl hedef, askeri temele dayanan Osmanlı Devleti’ne yetenekli kumandan yetiştirmekti. Bunun yanında devamlı olarak büyüyen ülkenin farklı dil, din ve kültürlere mensup kitlelerini idare edecek, yönetecek sağlam yönetici kadrolarını oluşturmaktı.
Devlet, farklı etnik yapıya sahip unsurlardan oluşan sosyal bir yapıda olduğu için Enderun’da ırk veya kan bağı yerine kültür ve disiplin temel prensipler olarak benimsenmiş, kadrolar bu anlayış içinde yetiştirilmiştir.
Enderun’a alınan çocuklar devşirme yoluyla temin edilmekteydi. Genellikle aileleriyle hiçbir ilgisi kalmamış, devşirme yoluyla temin edilen çocuklar Enderun’a alınmadan önce belli bir temel eğitimden geçerlerdi.
Hıristiyan ailelerden devşirilen çocuklar öncelikle Müslüman Türk ailelerin yanında Türkçeyi, İslami esasları ve adabı öğrenirler daha sonra Edirne, Galatasaray, İbrâhim Paşa, İskender Çelebi saraylarında bedenî ve ruhî kabiliyetlerini geliştirecek dersler ve tâlimler görürlerdi. Bunlara “acemi oğlanları” denilirdi.
Acemi oğlanları, buradaki belirli tâlim ve terbiyeden sonra “çıkma” adıyla ayrılarak çeşitli askerî birlikler içerisine dağıtılır, üstün yetenekli olanlar ise daha yüksek seviyede bir eğitime tâbi tutulmak üzere Enderun’a alınırdı.
Bazen büyük devlet adamlarının çocukları ve ünlü sanatkarların doğrudan doğruya padişah emriyle Enderun’a alındığı da olurdu.
Enderun’da Eğitim ve Sınıflar
Enderun oda denen yedi daireye bölünmüştü. Bir çeşit sınıf olan bu yedi odanın isimleri, en temelden en yüksek kademeliye kadar şöyleydi. Küçük Oda, Büyük oda, Doğancı Odası, Seferli Odası, Kiler Odası, Hazine Odası ve Has Oda.
Enderun kanunları çok sıkıydı. Düzenlenmemiş, tesadüfe bırakılmış hiçbir şey yoktu. Yatılacak, kalkılacak, dinlenilecek zamanlar dakika şaşmazdı. Enderun öğrencileri, ilmi tahsillerini medreselerden getirilen müderrislerden yani profesörlerden, askeri eğitimlerini subaylardan alırlardı. Bütün dairelerdeki öğrencilerin derslerini haber vermeden teftiş etmeye Silahtar Ağa yetkiliydi.
General derecesindeki Enderunlular, haftada bir geceyi saray dışında geçirebilirlerdi. Yüksek rütbeli subaylarsa Saraya dönmek şartıyla haftada bir gün izne çıkarlardı.
Kıdemsiz subaylar ancak ağalarının nezaretinde şehre inebilirlerdi. General rütbesinde olmayanlar evlenemezler, evlenmek isterlerse hemen rütbelerine uygun bir görevle saraydan çıkarılırlardı. Bu sıkı disiplinin amacı Enderunluların her çeşit insanla temas edip terbiyelerinin bozulması, padişahın şahsına ait hizmetlerin aksaması ve saray haberlerinin dışarıya sızması endişesiydi.
Enderun Eğitim Sisteminde Disiplin ve Liyakat Esastı
Enderunlular, müderrisler ve ünlü sanatkarlar dışında genç kimselerdi. Genel olarak Enderunlular, yaşları 30’u bulmadan dış görevlere atanarak saraydan çıkarlardı. Enderun’dan Osmanlı Türk tarihinin en namlı komutanları, devlet adamları, diplomatları, yazar ve sanatkarları yetişmiştir.
Enderun’un sıkı bir disipline dayanması, yükselmenin tek şartı olarak başarı ve mahareti prensip olarak kabul etmesi, özellikle klasik dönemde kimseye ayrıcalığın tanımaması bu kurumu imparatorluğun en başarılı eğitim müessesesi haline getirmiştir.
Batılı birçok gözlemci ve uzun yıllar İstanbul’da kalmış elçiler medreseden ziyade Enderun eğitimiyle ilgilenmişler, en maksatlı ve kindar olanları dahi takdirlerini ifade etmişlerdir.
Ancak 17. yüzyılda, mevcut usullere aykırı olarak birtakım himaye ve kayırmalarla Enderun’a şartlara uymayan kimselerin alınmaya başlanması, eğitim sisteminin gelişen yeni ihtiyaçlara ayak uyduramaması, özellikle bu dönemlerde kapıkulu askerînin iktidarı belirleyici büyük nüfuz ve gücü, Enderun’daki disiplinin ve eğitim kalitesinin sarsılmasına yol açtı.
Genel olarak imparatorluktaki diğer kurumlar gibi bu müessese de önemini yitirmeye başladı. Buna rağmen Enderun XIX. yüzyıl başlarına kadar etkisini devam ettirmiş, daha sonra ise Batı tarzında açılan mekteplerden yetişenler idarede söz sahibi olmuşlardır.
Selam ve muhabbetle…
www.youtube.com/@metinuygun713