Hayatı
Nizamülmülk, Büyük Selçuklu Devleti’nin askeri, idari, eğitim, hukuk ve ekonomik olarak teşkilâtlanmasında büyük rol oynayan bir devlet adamıdır.
Vezirlerin Efendisi olarak anılmaktadır. Nizamülmülk’ün hayatını incelediğimizde onun vezirliğin üstünde, hükümdarlığın altında, tarihte ender rastlanan bir konuma sahip olduğunu görürüz. Zaten kendisi de bu konumundan dolayı yaşadığı dönemde bir hükümdar gibi ilgi görmüştür.
Nizamülmülk’ün asıl ismi Hasan bin Ali bin İshak et Tusi’dir. Doğum tarihi 10 Nisan 1018 olan Nizamülmülk, Horasan’ın eski kültür merkezlerinden olan Tus şehrine bağlı Nukan kasabasında doğdu. Babası Ali bin İshak’dır.
Nizamülmülk babasının sahip olduğu imkânlardan dolayı kardeşiyle beraber devrin en iyi şartlarında eğitim gördü.
Gençlik yıllarında babası ile birlikte Gazne Devleti’nin Horasan Valisi Ebul Fazl es Suri’nin emri altında çalıştı.
Gazneli Sultanı Sultan Mesud, Dandanakan Savaşı’nda 1040 yılında Selçuklulara yenilince Horasan’ın büyük bir kısmı Selçukluların eline geçti. Nizamülmülk bu sırada Belh Valisi olan Ali bin Şadan tarafından idari hizmetlerde görevlendirildi. Daha sonra Çağrı Bey’in yanına Merv’e gitti. Kendisinden büyük yakınlık gördü.
Çağrı Bey, Nizamülmülk’ü Alpaslan’a takdim ederken onu bir baba gibi kabul etmesini istediği rivayet edilir.
Niazmülmülk, Çağrı Bey’in ölümünden sonra Tuğrul Bey döneminde Horasan’ı idare etti. Alpaslan’ın, kardeşi Süleyman ile giriştiği taht mücadelesinde Alpaslan’ın yanında yer aldı. İdari ve siyasi kabiliyetleriyle Alpaslan’ın dikkatini çekti. Alpaslan tahta çıktıktan kısa bir süre sonra vezir Kunduri’yi azlederek yerine Nizam’ül Mülk’ü tayin etti. Nizamülmülk Alpaslan’ın saltanatı döneminde hemen her sefere katıldı. Bu seferlerin kazanılmasında ve Kutalmış isyanının bastırılmasında önemli rol oynadı.
Sultan Melikşah’ın rakiplerini bertaraf ederek tahta geçmesinde büyük hizmetleri oldu. Melikşah döneminde Büyük Selçuklu Devleti için ciddi bir tehlike teşkil eden Hasan Sabbah ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirdi.
Sâmânî ve Gazneli devlet teşkilâtını esas alarak Büyük Selçuklular’ın merkez (divan) ve saray teşkilâtını tesis etti ve İslâm geleneklerine uygun biçimde mahkemeler kurdu. Büyük Selçuklular’la Abbâsîler arasındaki münasebetlerin olumlu bir seyir takip etmesinde önemli rol oynayan Nizâmülmülk, Alparslan’la iktidarı boyunca ve Sultan Melikşah ile son zamanlarına kadar büyük bir âhenk içinde çalıştı.
Büyük Selçuklu Devleti Melikşah zamanında onun gayretleriyle gücünün zirvesine ulaştı.
Nizamülmülk’le Sultan Melikşah’ın arasını açmaya çalışanlar yüzünden, Sultanla Nizamülmülk zaman zaman gerginlikler, sıkıntılar yaşamışlardır. Nizamülmülkün aleyhinde olanların en başında Melikşah’ın hanımı Terken Hatun ve adamlarının geldiği rivayet edilir.
Yine böyle sıkıntılı ve gergin bir hadiseden sonra Sultan Melikşah, beraberinde Nizamülmülk, Melikşah’ın hanımı Terken Hatun, Terken hatun’un veziri Tâcülmülk ve diğer devlet adamları olduğu halde İsfahan’dan Bağdat’a hareket etti. Nihâvend yakınlarındaki Sehne adlı köyde konakladıkları sırada Nizâmülmülk, Ebû Tâhir-i Errânî isimli bir bâtınî fedâîsi tarafından (14 Ekim 1092) tarihinde öldürüldü. Cenazesi İsfahan’a götürülerek buradaki türbesine defnedildi.
Katili bu cinayete azmettirenler arasında Melikşah’ın, Terken Hatun’un ve Hasan Sabbâh’ın bulunduğu rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklar Melikşah’ın Nizâmülmülk’ün katlinden dolayı çok büyük üzüntü duyduğunu ve yemin ederek olayla ilgisinin olmadığını kaydederler.
Büyük Selçuklu Ordusunu Orta Çağın En güçlü Ordusu Haline Getirdi
Sultan Alparslan ve Melikşah zamanında birçok savaşta önemli rol oynayan Nizâmülmülk orduya çok önem verdi. Büyük Selçuklu ordusunu yalnız o devrin değil Ortaçağ’ın en güçlü ordusu haline getirdi.
Cesur ve atılgan bir asker olarak nitelenen Nizâmülmülk birçok askeri sefere katıldı. Savaş meydanlarındaki cesaretine dair kaynaklarda birçok bilgi vardır. Nizâmülmülk katıldığı savaşlarda askerlerle birlikte hareket edip yeri geldiğinde göğüs göğse çarpışmaktan çekinmemiştir. Bir nefer gibi askerlerin içinde savaşa katılması ordu içerisinde kendisine saygı duyulmasına yol açmıştır.
Devletin güçlü olduğunun göstergesi olarak orduya büyük önem veren Nizâmülmülk, Selçuklu ordusunu devrin en güçlü ordusu haline getirdi. Onun döneminde Selçuklu ordusunun asker sayısı 400 bin kişiye ulaştı. Esasen bu rakamı da yeterli görmeyen Nizâmülmülk’ün gönlünde yatan asker sayısının 700 bin olduğu rivayet edilir.
İkta Sistemiyle Ekonomiyi de Teşkilatlandırdı
Nizamülmülk Ekonomi alanında da Büyük Selçuklu devletini teşkilatlandırmıştır. Nizamülmülk iktâ sistemini geliştirerek daha düzenli bir yapıya kavuşturdu. Askerî iktâ sistemi onun gayretiyle Büyük Selçuklular’da ilk defa uygulanmaya başlandı ve ülkenin her tarafında yaygınlaştı. Nizâmülmülk tarım topraklarını iktâ bölgelerine ayırarak gelirlerini askerlere tahsis etti. Bu uygulama ülkenin refah seviyesini artırdı. İkta sisteminin hayata geçirilmesiyle ordunun masraflarının büyük bir bölümü devlete yük olmaktan çıktı. Bu durum devlet hazinesini büyük bir malî külfetten kurtarmış oldu. Toprağın tarımla ilgili faaliyette kullanılmasını sağladı.
Nizamiye medreselerini Kurdu
Nizâmülmülk’ün İslâm eğitim tarihinde de önemli bir yeri bulunuyor. Başta Bağdat olmak üzere çeşitli şehirlerde medreseler kurdu. Kendi adına nisbetle “Nizâmiye medreseleri” diye anılan ilk resmî eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için gayret gösterdi. Medreselere kitaplar bağışlayıp, araziler vakfetti.
Nizâmülmülk’ün adına nispetle kurulan Nizamiye Medreselerinde, hem eğitim-öğretim kadrosuna hem de öğrenim süresi boyunca ve de mezun olduktan sonra öğrencilere sunulan imkânlar, insanların medreselere olan ilgisini arttırdı. Medreselerde Büyük Selçuklu Devleti’nin idari ve adli sisteminin ihtiyaç duyduğu vasıflı insan gücü yetiştirilmiştir.
Siyasetname gibi ölümsüz bir eser vücuda getirdi
Nizâmülmülk vezirliğinin yanı sıra İslâm kültür ve medeniyeti, çeşitli İslâm devletleri ve özellikle Büyük Selçuklu devlet teşkilâtı hakkında bilgi veren Siyâsetnâme (Siyerü’l-mülûk) adlı eseriyle de tanınır. Sultan Melikşah, devlet yönetimiyle ilgili bir kitap yazılması için yarışma açmış ve yazılan eserler arasından Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâme’ isimli eserini beğenmiştir.
Nizâmülmülk devlet teşkilâtı ve idaresiyle ilgili konuları işlediği Siyâsetnâme’yi elli fasıl halinde düzenlediğini, çok faydalı bilgiler içeren bu eseri herkesin okuması gerektiğini, hiçbir hükümdarın bu esere ilgisiz kalamayacağını, bu kitap sayesinde din ve dünya işlerinin daha kolay yürütüleceğini söyler.
Siyâsetnâme’de verilen örneklerin ve anlatılan hikâyelerin bir kısmı İslâm öncesine, büyük bir kısmı Selçuklu öncesine, bir bölümü de Selçuklu dönemine aittir. Nizâmülmülk, böylece çeşitli devirlerdeki uygulamaları karşılaştırarak kendi dönemi için en ideal olanı seçip tavsiye ettiğini vurgulamaktadır. “Siyâsetnâme” (nasîhatü’l-mülûk) türünün en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilir.
Eser erken tarihlerden itibaren tarihçilerin ilgisini çekmiş, çeşitli neşir ve tercümeleri yapılmıştır.
Devlet Kapısının şikayetçilere daima açık olmasını isterdi
Adaleti, idarî kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlâkıyla tanınan Nizâmülmülk halkın hukukuna özen gösterir, insanların zulüm ve haksızlığa uğramaması için çalışırdı. Devlet kapısının şikâyetçilere daima açık olmasını isterdi. Âlimlere ve sûfîlere saygı gösterir, onları ayakta karşılar ve sohbet meclislerine katılmaktan zevk alırdı.
Nizâmülmülk fakirlere sofrasını açan, onlarla diyalog kurarak gönüllerini kazanan, toplumun her türlü ihtiyacının çözümünü düşünerek bu yönde adımlar atan bir şahsiyettir.
Devlet adamlığının tam anlamıyla hakkını veren bir Şahsiyet olan Nizamülmülk’ü hayırla yâd ediyoruz.
Kaynaklar:
Abdülkerim Özaydın, TDV İslam Ansiklopedisi,
Siyasetname, Tercüme: Mehmet Taha Ayar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
Ali Sevim, Biyografilerle Selçuklular Tarihi, TTK Yayınları.
https://www.youtube.com/@metinuygun713