Metin UYGUN
Köşe Yazarı
Metin UYGUN
 

İslam Alemi ve İngiliz Misyonerler

Misyonerlik, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasında çok ciddi rol oynayan sebeplerden birisidir. Başta İslam dini olmak üzere, dünya üzerindeki birçok dinin aslının bozulmasını hedeflemiş, dinlerin mensuplarının kolayca elde edilmesini, kandırılmasını amaçlamıştır. Bu sayede misyonerlik sebebiyle hedef seçilen ülkeler kolayca sömürgeleştirilebilecektir. Bu amaç, bu gaye misyonerlik faaliyetlerinin tek gayesi, tek hedefi değildir. Bu sadece misyonerliğin amaçlarından birisidir. Başta dini hedefe koyarak, milletlerin kültürlerini, dillerini, milli bağlarını, milliyetlerini önce zayıflatmayı sonra da yok etmeyi kararlı bir şekilde uygulamaya koymuşlardır. Faaliyetlerini yürütebilmek için çok farklı, türlü türlü metotlar kullanan misyonerlik konusunu iyi öğrenmek, iyi araştırmak mecburiyetindeyiz. Çünkü bugün de, zamanın şartlarına göre, gelişen durumlara göre hala faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu yazıda misyonerlik konusuyla ilgili değerli bir kitabı paylaşmak istiyorum. “İslam Alemi ve İngiliz Misyonerler” isimli bu kitabın yazarı Osmanlı Ordusunda yüzbaşı olarak görev yapan Ahmet Hamdi Beydir. Kitapta misyonerliğin tarihi, Osmanlı’daki faaliyetleri hakkında çok değerli bilgiler bulunuyor. Bir Misyoner Portresi Şeyh Abdullah Mansur Kitabın yazarı Ahmet Hamdi Bey Yemen’de görev yaparken bazı İngiliz misyonerle karşılaşır. Bunların faaliyetlerine, çalışmalarına şahit olur. Bunlardan birisi “Şeyh Abdullah Mansur’dur.”  Şeyh Mansur Yemen’deki çalışmalarını Müslüman olmuş bir İngiliz olarak yürüten bir misyonerdir. Yüzbaşı Ahmet Hamdi Bey, Şeyh Abdullah Mansur’u takip etmeye başlar. Onun hakkında bölgenin ileri gelenlerinden bilgiler toplar. Ahmet Hamdi Bey’in araştırmalarına ve edindiği bilgilere göre Şeyh Abdullah Mansur, Bery ailesine mensup bir İngiliz’dir. Londra Hayvan İlimleri Cemiyeti üyesidir. Şark Okulu’nda öğrenimini tamamladıktan sonra, uzun yıllar Arabistan’da kalmış olduğu için çok iyi Arapça bilir ve konuşur. Yaklaşık yedi yıl Aden şehrinde kalmış, cinsine ender rastlanan pek çok kuş toplamıştır. Yemen’de çalışmalarını yürüttüğü bölge dünyada cinsine az rastlanan kuşların bulunduğu bir yerdir. Kitapta belirtildiğine göre bu bölge Yemen’in Haraza kazasına bağlı Menaha kasabası sınırları içindedir. Avcılıkla uğraşan Şeyh Mansur kuş türlerini ve kuş türleri arasındaki farkları çok iyi bilen birisidir. Şeyh Abdullah Mansur’un Faaliyetleri Fakat bu avlar sırasında daha başka faaliyetlerde de bulunur. Bu faaliyetlerinden ve özelliklerinden bazıları Şeyh Mansur’un çok iyi bir haritacı olmasıdır. İyi harita yapıp, gittiği her yerde araziyi incelermiş. Hatta para vermek suretiyle kuyular kazdırıp, içlerinden çıkardığı taşları mikroskopla inceler, inceleme sonuçlarını, cebinde bulundurduğu defterine yazar, taşlardan bazılarını alıp saklarmış. Şeyh Mansur incelemelerini yaparken bazı aletler kullanır, yanında çok sayıda fotoğraf makineleri bulundurur, bazı bölgelerin fotoğraflarını çekermiş. Dindar bir kişilik sergilemeye çalışmasına rağmen, Bektaşilik ile Protestanlık arasında çok az fark olduğunu söylemekten de çekinmemektedir. Kitabın yazarı Ahmet Hamdi Bey, Şeyh Mansur’la ilgili olarak yaptığı araştırma ve soruşturmalarda bilgi edindiği bölgenin ileri gelenlerinin, Şeyh Mansur’dan şüphelendiklerini de öğrenir. Çünkü Şeyh hakkında bilgi verenler, onun hareketleri, sözleri, bölge halkının gönlünü kazanmak için çok para harcaması ve bu konudaki becerisinden şüphe etmektedirler. Onların verdiği bilgiye göre Şeyh Abdullah Mansur çok zengindir. Para harcarken sağına soluna bakmaz. Yemen’de dinini dinara satan çok adam vardır. Bu yüzden bazı Yemenliler kendisine çok bağlıdırlar. Şeyh Abdullah Mansur’un yaşadığı ve faaliyetlerini yürüttüğü yer Yemen’de küçük bir kazadır. Ama stratejik olarak çok önemli bir yerdir ve Şeyh Abdullah Mansur burada serbestçe, kolay bir şekilde faaliyetlerini yürütebilmektedir. Biraz da Şeyh Abdullah Mansur’un gerçek kimliğini nasıl gizlediğine bakalım. Şeyh Abdullah Mansur Gerçek Kimliğini Nasıl Gizliyor Bölge halkının verdiği bilgiye göre bu adam, namazını vaktinde kılar, orucunu tutar hatta pazartesi ve perşembe günleri de oruçlu olurmuş. Belirtilen günlerde evinden çıkmaz, hareminden başka hiç kimseyi kabul etmezmiş. Şeyh Abdullah Mansur, bir İngiliz olduğu halde, aralarında yaşadığı Araplar gibi yer, içer, giyinir ve yaşar. Asla içki içmez, fakirlere sadaka verir, ihtiyacı olana yardım eder, dostlarına ikramda bulunur.  Son derece içten pazarlıklı birisidir. Kitabın yazarı Ahmet Hamdi Bey’e bu bilgileri veren kişiler, İngiltere’de bu tip insanlara “misyoner” dendiğini, cahil halleriyle bile bu adamın gizemli, şüphelenilecek bir kişi olduğunu anladıklarını belirterek şeyh Mansur hakkındaki kanaatlerini ve şüphelerini dile getirirler. Ahmet Hamdi Bey kendisi de Şeyh Abdullah Mansur’la görüşme imkanı bulur.  Abdullah Mansur bu görüşmede Ahmet Hamdi Beye kuşlarla ilgili yaptığı çalışmalardan bahseder. Günlük meşguliyetleri hakkında bilgi verir. Yazar Ahmet Hamdi Bey bu görüşmede Şeyh Mansur’un kendisinde bıraktığı izlenimler, intibalar hakkında değerlendirmelerde bulunur. Ahmet Hamdi Bey’e Göre Şeyh Abdullah Mansur, “Bukalemun Gibi Renkten Renge, Şekilden Şekile Giren Birisidir Ahmet Hamdi Bey’e göre Şeyh Abdullah Mansur, “bukalemun gibi renkten renge, şekilden şekile giren birisidir. Manahe’de gördüğü zaman sakallı ve sarıklıdır. Daha sonra, Hadide’de gördüğünde ise, Avrupai kıyafet giymiş ve değişik bir külah takmıştır.” Ahmed Hamdi Bey, “Bazen Arap gibi görünmek, bazen de her anlamıyla bir İngiliz olmak epey bir aktörlük kabiliyeti gerektirir. İnsanlar hedeflerine ulaşabilmek için her şekle giriyorlar. Halbuki İngiliz ve Arap ırkları arasında hiçbir yakınlık ve benzerlik yoktur, dilleri birbirine benzemez” sözleriyle misyoner Abdullah Mansur hakkındaki izlenimlerini değerlendirir. Görüldüğü gibi, misyonerler hedeflerine ulaşmak için her yolu denerler. Her metodu kullanırlar. Dünyaya hakim olmak için, milletleri köleleştirmek ve sömürmek için bu faaliyetleri etkili bir şekilde kullanmışlardır. Bize düşen bu konuları araştırmak, iyi öğrenmek ve bu hususlarda gözümüzü açarak uyanık olmaktır. Gaflet içinde bulunmamaktır. Selam ve muhabbetle… Kaynak:   Ahmet Hamdi Bey, Bir Misyoner Nasıl Yetiştiriliyor? İslam Alemi ve İngiliz Misyonerler. Yeditepe Yayınevi. https://www.youtube.com/@metinuygun713/
Ekleme Tarihi: 04 Nisan 2024 - Perşembe
Metin UYGUN

İslam Alemi ve İngiliz Misyonerler

Misyonerlik, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasında çok ciddi rol oynayan sebeplerden birisidir.

Başta İslam dini olmak üzere, dünya üzerindeki birçok dinin aslının bozulmasını hedeflemiş, dinlerin mensuplarının kolayca elde edilmesini, kandırılmasını amaçlamıştır.

Bu sayede misyonerlik sebebiyle hedef seçilen ülkeler kolayca sömürgeleştirilebilecektir.

Bu amaç, bu gaye misyonerlik faaliyetlerinin tek gayesi, tek hedefi değildir. Bu sadece misyonerliğin amaçlarından birisidir.

Başta dini hedefe koyarak, milletlerin kültürlerini, dillerini, milli bağlarını, milliyetlerini önce zayıflatmayı sonra da yok etmeyi kararlı bir şekilde uygulamaya koymuşlardır.

Faaliyetlerini yürütebilmek için çok farklı, türlü türlü metotlar kullanan misyonerlik konusunu iyi öğrenmek, iyi araştırmak mecburiyetindeyiz.

Çünkü bugün de, zamanın şartlarına göre, gelişen durumlara göre hala faaliyetlerini sürdürmektedir.

Bu yazıda misyonerlik konusuyla ilgili değerli bir kitabı paylaşmak istiyorum.

“İslam Alemi ve İngiliz Misyonerler” isimli bu kitabın yazarı Osmanlı Ordusunda yüzbaşı olarak görev yapan Ahmet Hamdi Beydir.

Kitapta misyonerliğin tarihi, Osmanlı’daki faaliyetleri hakkında çok değerli bilgiler bulunuyor.

Bir Misyoner Portresi Şeyh Abdullah Mansur

Kitabın yazarı Ahmet Hamdi Bey Yemen’de görev yaparken bazı İngiliz misyonerle karşılaşır. Bunların faaliyetlerine, çalışmalarına şahit olur. Bunlardan birisi “Şeyh Abdullah Mansur’dur.”  Şeyh Mansur Yemen’deki çalışmalarını Müslüman olmuş bir İngiliz olarak yürüten bir misyonerdir.

Yüzbaşı Ahmet Hamdi Bey, Şeyh Abdullah Mansur’u takip etmeye başlar. Onun hakkında bölgenin ileri gelenlerinden bilgiler toplar.

Ahmet Hamdi Bey’in araştırmalarına ve edindiği bilgilere göre Şeyh Abdullah Mansur, Bery ailesine mensup bir İngiliz’dir. Londra Hayvan İlimleri Cemiyeti üyesidir. Şark Okulu’nda öğrenimini tamamladıktan sonra, uzun yıllar Arabistan’da kalmış olduğu için çok iyi Arapça bilir ve konuşur. Yaklaşık yedi yıl Aden şehrinde kalmış, cinsine ender rastlanan pek çok kuş toplamıştır. Yemen’de çalışmalarını yürüttüğü bölge dünyada cinsine az rastlanan kuşların bulunduğu bir yerdir. Kitapta belirtildiğine göre bu bölge Yemen’in Haraza kazasına bağlı Menaha kasabası sınırları içindedir. Avcılıkla uğraşan Şeyh Mansur kuş türlerini ve kuş türleri arasındaki farkları çok iyi bilen birisidir.

Şeyh Abdullah Mansur’un Faaliyetleri

Fakat bu avlar sırasında daha başka faaliyetlerde de bulunur. Bu faaliyetlerinden ve özelliklerinden bazıları Şeyh Mansur’un çok iyi bir haritacı olmasıdır. İyi harita yapıp, gittiği her yerde araziyi incelermiş. Hatta para vermek suretiyle kuyular kazdırıp, içlerinden çıkardığı taşları mikroskopla inceler, inceleme sonuçlarını, cebinde bulundurduğu defterine yazar, taşlardan bazılarını alıp saklarmış.

Şeyh Mansur incelemelerini yaparken bazı aletler kullanır, yanında çok sayıda fotoğraf makineleri bulundurur, bazı bölgelerin fotoğraflarını çekermiş.

Dindar bir kişilik sergilemeye çalışmasına rağmen, Bektaşilik ile Protestanlık arasında çok az fark olduğunu söylemekten de çekinmemektedir.

Kitabın yazarı Ahmet Hamdi Bey, Şeyh Mansur’la ilgili olarak yaptığı araştırma ve soruşturmalarda bilgi edindiği bölgenin ileri gelenlerinin, Şeyh Mansur’dan şüphelendiklerini de öğrenir. Çünkü Şeyh hakkında bilgi verenler, onun hareketleri, sözleri, bölge halkının gönlünü kazanmak için çok para harcaması ve bu konudaki becerisinden şüphe etmektedirler.

Onların verdiği bilgiye göre Şeyh Abdullah Mansur çok zengindir. Para harcarken sağına soluna bakmaz. Yemen’de dinini dinara satan çok adam vardır. Bu yüzden bazı Yemenliler kendisine çok bağlıdırlar.

Şeyh Abdullah Mansur’un yaşadığı ve faaliyetlerini yürüttüğü yer Yemen’de küçük bir kazadır. Ama stratejik olarak çok önemli bir yerdir ve Şeyh Abdullah Mansur burada serbestçe, kolay bir şekilde faaliyetlerini yürütebilmektedir.

Biraz da Şeyh Abdullah Mansur’un gerçek kimliğini nasıl gizlediğine bakalım.

Şeyh Abdullah Mansur Gerçek Kimliğini Nasıl Gizliyor

Bölge halkının verdiği bilgiye göre bu adam, namazını vaktinde kılar, orucunu tutar hatta pazartesi ve perşembe günleri de oruçlu olurmuş. Belirtilen günlerde evinden çıkmaz, hareminden başka hiç kimseyi kabul etmezmiş.

Şeyh Abdullah Mansur, bir İngiliz olduğu halde, aralarında yaşadığı Araplar gibi yer, içer, giyinir ve yaşar. Asla içki içmez, fakirlere sadaka verir, ihtiyacı olana yardım eder, dostlarına ikramda bulunur.  Son derece içten pazarlıklı birisidir. Kitabın yazarı Ahmet Hamdi Bey’e bu bilgileri veren kişiler, İngiltere’de bu tip insanlara “misyoner” dendiğini, cahil halleriyle bile bu adamın gizemli, şüphelenilecek bir kişi olduğunu anladıklarını belirterek şeyh Mansur hakkındaki kanaatlerini ve şüphelerini dile getirirler.

Ahmet Hamdi Bey kendisi de Şeyh Abdullah Mansur’la görüşme imkanı bulur.  Abdullah Mansur bu görüşmede Ahmet Hamdi Beye kuşlarla ilgili yaptığı çalışmalardan bahseder. Günlük meşguliyetleri hakkında bilgi verir.

Yazar Ahmet Hamdi Bey bu görüşmede Şeyh Mansur’un kendisinde bıraktığı izlenimler, intibalar hakkında değerlendirmelerde bulunur.

Ahmet Hamdi Bey’e Göre Şeyh Abdullah Mansur, “Bukalemun Gibi Renkten Renge, Şekilden Şekile Giren Birisidir

Ahmet Hamdi Bey’e göre Şeyh Abdullah Mansur, “bukalemun gibi renkten renge, şekilden şekile giren birisidir. Manahe’de gördüğü zaman sakallı ve sarıklıdır. Daha sonra, Hadide’de gördüğünde ise, Avrupai kıyafet giymiş ve değişik bir külah takmıştır.”

Ahmed Hamdi Bey, “Bazen Arap gibi görünmek, bazen de her anlamıyla bir İngiliz olmak epey bir aktörlük kabiliyeti gerektirir. İnsanlar hedeflerine ulaşabilmek için her şekle giriyorlar. Halbuki İngiliz ve Arap ırkları arasında hiçbir yakınlık ve benzerlik yoktur, dilleri birbirine benzemez” sözleriyle misyoner Abdullah Mansur hakkındaki izlenimlerini değerlendirir.

Görüldüğü gibi, misyonerler hedeflerine ulaşmak için her yolu denerler. Her metodu kullanırlar. Dünyaya hakim olmak için, milletleri köleleştirmek ve sömürmek için bu faaliyetleri etkili bir şekilde kullanmışlardır.

Bize düşen bu konuları araştırmak, iyi öğrenmek ve bu hususlarda gözümüzü açarak uyanık olmaktır. Gaflet içinde bulunmamaktır.

Selam ve muhabbetle…

Kaynak:   Ahmet Hamdi Bey, Bir Misyoner Nasıl Yetiştiriliyor? İslam Alemi ve İngiliz Misyonerler. Yeditepe Yayınevi.

https://www.youtube.com/@metinuygun713/

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberpoligon.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.